Ayak altına alınan ‘Türk’ mü ‘ümmet’ mi!
Başbakan Recep T. Erdoğan asla değişmeyecek. Milliyetçiliği ayak altına alıyor. Ayak altına aldığı Türkler. “Türk”ü etnisiteye indirgiyor. Öcalan’ın dayanmak istediği etnisiteyi yanına katması “yandaş” toplama gayreti. Yoksa fikrinin Öcalan’dan, Murat Karayılan’dan farkı yok. İster “siyasî İslâmcı” ol, ister “Zerdüşt/Marxist” ... “Türk” deyince, karşısında işbirliği yapmak için bütün inanışlar, bütün ideolojiler, birbirine zıt olsa dahi, bir tarafa bırakılıyor.
M. Karayılan, “Biz, vura vura Kemalizmi yumuşattık ve çökerttik. Ak Parti iktidarı için zemin hazırladık” mealinde konuşmadı mı? Adam ne yaptığını biliyor. Çok doğru söz söylemiş. Karayılan’ın söylediğinin aynısını, sık yazdım. “Kemalizm” taraf kazanmak için kelime oyunu, yoksa söylemek istediği “Türk”e vurmaktır.
R. T. Erdoğan, hiçbir şey bilmiyor; cahil desem, bir başbakana yakıştıramam. Elbette bilgilidir, elbette biliyor. Bilmese “Türk”ü ayak altına alır mı?! “Millî Görüş”te edinip şuuraltına gizlediği bilgilerini bir bir uyguluyor.
“Arnavut” Şemseddin Sami’nin Türkçülüğünden bahsedecektim. Dün Mehmet Veled İzbulak’a söylediklerini vermiştim. Bugün kendi yazdıklarını aktaracağım. Türklüğün, Türkçülüğün ne manaya geldiğini, hem de 19. yüzyılın ikinci yarısında, göreceğiz. Şemseddin Sami’nin bütün yazdıklarını bir tarafa bırakın, sadece bir makalesi bile, ünlü filoloğun “Türklük” mantalitesini ortayla koymaya yetiyor. Bilmem, birilerine ders olur mu? Bu saatten sonra sanmıyorum. Artık iş halka düşmüştür... “Sinop destanı” yurdun dört bir tarafında yazılmalı ve vurup kırmadan Türk mantalitesi ve gücü ortaya konmalıdır.
Şemseddin Sami tâ 1881’de, “Osmanlı lisanı tabirini pek de doğru göremiyoruz” diyor. Neden? Bu isim, devleti kuranın adına nispetle devletin unvanıdır. “Lisan” ve “cinsiyet” devletin kuruluşundan eskidir. “Asıl bu lisanla mütekellim olan [konuşan] kavmin ismi ’Türk’ve söyledikleri lisanın ismi dahi ‘lisân-ı Türkî’dir. Cühelâ-yı avam indinde mezmum addolunan [ayıplanan] ve yalnız Anadolu köylülerine ıtlak edilmek istenilen bu isim intisabıyla iftihar olunacak bir büyük ümmetin ismidir. ‘Osmanlı’ ile ’Türk’isimleri beynindeki nispet tıpkı ‘Avusturyalı’ ile ‘Alman’ isimleri beynindeki nispet gibidir.” (Yüksel Topaloğlu, “Lisân-ı Türkî (Osmanî), Şemseddin Sami-Süreli Yayınlarda Çıkmış Dil ve Edebiyat Yazıları”, Ötüken Yay., 2012, s. 199)
Şemseddin Sami tam Turancı ve gerçekçi... O Türklerin birliğine “ümmet” diyor ve bu kelimeyi bilerek kullanıyor: Bütün Türklerin yaşadığı Orta Asya ve Rusya’da da tek lisanla konuşulması hâlinde [Türk] “ümmet-i vahide [tek ümmet] hükmüne geçe[cektir]” (s. 202)
“Türk” ü ayak altına almak “ümmet”i ayak altına almaktır!