Atatürk'e hakaret suçu ve cezası
Son günlerde Atatürk'e yönelik hakaret ve saldırılar iyice arttı… Önceleri "Kurtuluş Savaşı'nı keşke Yunan kazansaydı" diyen, şimdilerde "Atatürk'ü seven Müslümanları ahmak ya da sahtekâr olmakla" suçlayacak kadar ileri gidenler… Anıtkabir'de Atatürk'e hakaret içeren sözler söyleyerek, bir marifet yapıyormuş gibi bu anı videoya çekenler… Atatürk'ün ölüm yıl dönümünde yapılan saygı duruşunu putperestlikle özdeştirerek, Atatürk'e hakaret edenler… Atatürk heykeline balta ile saldıracak kadar akıl tutulması yaşayanlar… Her gün bunlardan birini basından okur olduk…
Öncelikle şunu belirteyim ki, bu tarz hücumlarla, kimse ne Atatürk'e ne de Cumhuriyet'e zarar verebilir. Ancak bu tarz ifadelerin ortak değerlere saygı açısından cezasız kalmaması gerektiği gibi, kanunda suç olarak düzenlendiğinden de hukuk devleti gereğince mutlaka cezalandırılması gerekir. Kamu otoritesi; kanunlarla koruma altına alınan hukuki yarar ve değerleri, ancak ilgili kanunları uygulayarak muhafaza edebilir. Baltalı ve provokatör şuursuzların serbest kalmaması ve devlet erkânlarının bu türden hadsizler karşısındaki tutumlarında dikkatli olmaları gerekir.
Ulus olmak ancak sahip olunan ortak değerleri korumakla olur. Türkiye için bu değerlerden en önemlisi Cumhuriyet, bir diğeri ise bu Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin simgesidir. Bu sebeple, Atatürk'ün manevi şahsiyetinin korunması, Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerinin korunması anlamına gelmektedir.
Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun
Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen yaptırımların Atatürk'e hakareti yeterince önleyemediğinden hareketle, 1951 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan "5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun" ile Atatürk'ün hatırası aleniyetle yapılan hakaret içerikli eylem, söz ve yazılara karşı koruma altına alarak; bu türden davranışları özel olarak cezalandırmayı tercih etmiştir.
İlgili Kanunun 1. maddesinde suça konu eylem tanımlanırken; 2. maddesinde suçun basın yoluyla işlenmesi, umuma açık yerlerde işlenmesi gibi nitelikli hallerine yer verilir. İlgili kanunun ilk maddesi şöyledir:
"Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir."
Burada heykel, büst ve abidelere zarar vermenin hapis cezasının daha ağır olması, elbette ki bunların Atatürk'ün manevi şahsiyetinden daha kıymetli olmasından değil; heykel, büst gibi yapıların kamu malı olmasından hareketle bunlara verilecek zararın kamu malına zarar verme suçunun konusunu oluşturan eylem tipi olmasından kaynaklandığını öncelikle belirtmek gerekir.
Atatürk'ün hatırasına hakarette, alenen hakaret edilip edilmediği, maddi unsur açısından suç sayılan husustur. Suçun manevi unsuru bakımından gereken genel kast içinse, söz ve yazıda eleştiri olarak kabul edilemeyecek ifadelerin, küfrün veyahut uygunsuz bir benzetmenin varlığı gerekir.
Bu açıdan Atatürk'ün şahsiyetini hatıraları, inkılapları ve vizyonu kapsamında ele alarak, bunları hedef alan yazı ve sözler ile (Yargıtay yorumlarından hareketle) asılsız ve dayanaksız beyanların hakaret suçunu meydana getireceği söylenebilir.
Bu suç karşısında Cumhuriyet başsavcılıkları, şikâyete gerek olmaksızın (re'sen) soruşturma başlatmak zorundadır.
Özetle, bugün yaşadığımız özgür ülkeyi bize kazandıran Atatürk'e hakaret, onun temsil ettiği tüm değerlere hakarettir. İnkılaplarına hakarettir. Cumhuriyete hakarettir. Türk Milletine hakarettir. Ve bu suç, cezasız kalmamalıdır.
***
Pazar okuması:
Son günlerde, robotların hukuki statüsü üzerine yaptığım bir araştırma nedeniyle robotlar ve yapay zeka üzerine bir hayli kitap okuma fırsatı elde ettim. Söz konusu alanla ilgili Türkiye'de henüz çok fazla çalışma yapılmamasından olsa gerek, çoğunluğu yabancı yazarlara ait bu kitaplardan Türk yazara ait olan bir tanesi özellikle ilgimi çekti: 50 Soruda Yapay Zekâ - Cem Say
Tüm dünyanın yüzünü döndüğü bu yeni teknolojinin ne seviyede olduğunu, gelişiminin gerçekten de insanlığın sonu olup olamayacağını merak ediyorsanız; konuyu basit ve herkes tarafından anlaşılır bir şekilde ele alan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
***
Günün sözü:
"Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline değiştirmektir." ATATÜRK