Atatürk-Türkeş Başkanlık (2)
AKP’nin destekçileri, MHP’yi bağlamak için Alparslan Türkeş’in başkanlık sistemini savunduğunu sık sık dile getirirler.
Türkeş, 12 Eylül’den önce basılan “9 Işık” kitabında, “Güçlü İktidar-Güçlü İdare” genel başlığı altında “Tek Başkan-Tek Meclis Sistemi” fikrini işlemiştir:
“Milliyetçi Hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur. Çağımız kuvvetli, adil ve hızlı icra çağıdır. Türk milleti, dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde, kuvvetli, adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır. Kuvvetli ve hızlı icra, icra gücünün tek elde toplanmasıyla mümkündür. Bunun için tarih ve töremize uygun olarak, başkanlık sistemini savunuyoruz. İcrayı, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık olarak ikiye bölemeyiz. Her konuda bütünleşmeci olduğumuza göre, icranın başında da bütünleşmeci olmalıyız. Türk tarih felsefesi ve tarihinde icra organı, hiçbir zaman bölünmemiş, yani tek bir başkan tarafından yürütülmüştür. Milliyetçi Türkiye’de de demokratik millî cumhuriyet ilkesi içinde başkan, Türk milletinin yürütme organının tek başı olacaktır.
Tek başkan sistemine uygun olarak, yasama organı yönünden de tek meclis sistemini savunuyoruz...”
Şimdi fiilî başkanlık sistemi uygulanıyor. Recep T. Erdoğan her yerde kendisini ortaya atıyor. Anayasayı rafa kaldırmış; “başbakan” tayin ettiği zatla lastik top gibi oynuyor.
Türkeş’in idealize ettiği sistemle, R.T. Erdoğan’ın istediği sistem birbirinden tamamen farklı. Birinin talebi güçlü yönetim, diğeriniki ise, tek adamın sultası...
Türkeş, “Tek meclis sistemi” derken, alt satırlarda senatonun kaldırılmasından bahsediyor. Biliyorsunuz, 27 Mayıs Darbesi’yle getirilen senato, 12 Eylül darbesiyle ortadan kaldırılmıştır. “27 Mayıs Darbesi’yle bu sistemi de Türkeş ve arkadaşları getirmedi mi?” diyeceksiniz. Türkeş’e, darbe içinde darbe yapılarak yurt dışına sürüldüğünü hatırlatalım. Ondan sonra iktidara hâkim olanlar istedikleri gibi at koşturdular. Bu konular ayrı; girmeyelim.
Türkeş, “Güçlü İrade” alt başlığı altında da “Millî bir devletin mutlaka güçlü bir iktidarı olmalıdır” dedikten sonra sözü yine başkanlık sistemine getirmiştir:
“Millî devletin yürütme gücünün başının ikiye bölünmesi otoriteyi zayıflatması bakımından son derece mahzurludur. Biz bu gerçeklerin ışığı altında cumhurbaşkanı ve başbakanı, devlet başkanı ismiyle birleştirmek ve yürütme organının sahibini tek kişi yapmak azim ve kararındayız. ‘Başkanlık Sistemi’ diye adlandırdığımız bu görüşümüzün tahakkuku hâlinde Devlet Başkanı, referandum usulü ile bizzat milletin kendisi tarafından seçilecek ve böylece halkın yönetime katılması ve kendilerini ilgilendiren konularda alınacak olan kararlara bizzat iştirak etmesi sağlanarak millî demokrasi tesis edilmiş olacaktır.”
Türkeş, ilhamını tarihten alıyor ve “millî devlet” vurgusu yapıyor. “Millî devlet” te “Türk milliyetçiliği” esastır.
AKP’nin seçim beyannamesi açıklandı. Yeni anayasa taleplerinde “Türk” yok. “Türk”ün kurduğu devlette “Türk” olmazsa “Türkiye” olur mu?!
Bu hâlde, Ak Parti’nin Sevr için çalışmadığını söyleyebilir misiniz?!
AKP’nin istediği başkanlık ile Türkeş’in istediği başkanlık neredeyse taban tabana zıt.