Askerler maaş alıyorsa...
Eski AKP Milletvekili, Habertürk gazetesi yazarı Muhsin Kızılkaya, "Askerlerin görevi hayatını vermek, bunun için maaş alıyorlar, bana ekstra bir iyilik yapmıyorlar" sözleri daha yeni. Habertürk ekranlarında söylendi.
Adam haklı...
Gerçekten de bütün askerler maaş alıyor... Bu yazara da söylediği anlamda "iyilik yapmıyor."
Acaba ne yaparsa iyilik yapmış olacak şehitlerimiz?
Bu ülke için canını ortaya koyuyor seninki maaşla meseleyi ölçüyor... Kendisine sormak lazım: Siz kaç paraya vatan için ölürsünüz?
Bu tür insanların ülke, toplum, devlet anlayışının yansımasıdır bu sözler...
Toplumsal meselelerdeki vaziyet alışı duruşu, nasıl sosyalleştiği sorunudur.
"Ölecek tabii, ne demek" yaklaşımıdır...
"Boşuna mı para veriyoruz kardeşim" ağzıdır...
Bir çeşit değersizleştirmektir yani.
Hiçe saymaktır...
Elbette meseleye bu açıdan bakarsanız, şehitliğin kıymetiharbiyesi askerin aldığı maaş kadardır.
Aslında bu anlatım, bu dil, bir zihniyetin, öğretinin, ideolojik kalıbın dışa vurumudur.
Lozan'a bakarken de, yakın dönem tarihsel olaylarını değerlendirirken de, Kurtuluş Savaşı'na anlam ve değer yüklerken de hep aynı pencereden meseleleri görüyor...
Ülkemizdeki derin zihniyet kirlenmesinin göstergesidir... Öteki paralel eğitimin yansımasıdır.
Kısaca bütün bunlar, kişide gerçekleşen öğrenmeler toplamının sonucudur.
Nihat Genç, son yazısının başlığını "İnsana ne öğretiliyorsa odur" koymuş...
Düşünsel olarak da doğru...
Bilimsel olarak da doğru.
Çünkü insan öğrendikleri ve inandıklarıyla kimlik, kişilik ve karakter kazanır... Ve daha da önemlisi, insanın doğuştan gelen tüm davranışları hariç, geriye kalanların tamamı öğrenilmiş davranışlardır.
Öyle ise, bu adamlara kim neyi nasıl öğretti ki askere bakışı bu kadar hatalı, devlete bakışı sakat, tarihe bakışı arızalı.
Nihat Genç; "en büyük 'yanlış'ımız, somut'u soyut'a bağlamaktır" dedikten sonra şöyle bir tespitte bulunuyor: "Açlık, hastalık, işsizlik, maaş 'somut' ihtiyaçlardır, bu somut şeyleri elde etmek için sadece dua edersen, somut'u soyut'a bağlamış olursun."
Devamında ise oldukça çarpıcı şeyler söylüyor: "Mesela hikâyeler, imgeler, resimler, metaforlar, 'soyut şeylerdir' ancak beyin birçok 'imgeyi' somut gibi algılayabiliyor, insanlığın bütün inanç sorunu da burada düğümleniyor."
Bu bakışta materyalizmle ilişkilendirilecek kavramsallık var ama yanlış da değil.
Cemaatlerin yaptığı eğitim tarzı da aynen böyle. Bu tarz, sonunda bir zihniyet yaratıyor. Yarattığı zihniyeti, ülkenin temel değerlerini yok ederek insanların zihnine yerleştiriyor.
Yanlış mı?
Tarihi, millî kimliği, askere, vatana, bayrağa verilen değerleri yıkarak zihinlere yerleştiği için meselâ FETÖ'cüler kendi ülkesini bombalıyor, ülkesini yakıp yıkabiliyor.
Aynı şekilde bir adam televizyonda Kuvayı Millîye'ye sövebiliyor. Bir başka adam, "asker maaş alıyor" dedikten sonra meseleyi kendi menfaatiyle doğrudan ilişkilendirerek "bana bir şey vermiyor" diyor. Meseleyi çıkara bağlıyor. Çıkar gözetmeden vatanseverlik yapılacağını düşünmüyor. Hâlbuki salt çıkarsız olan tek şey, vatan için (kendi dışında hiç tanımadıkları için) ömrünü heba etmektir. Ne yazık ki ülkemiz bu hastalıklı zihniyettekiler yüzünden bunalımdan kurtulamıyor... İyi ki konuştun arkadaş. Konuşmasaydın bu zihniyeti tanımayacaktık.