'Asi'nin Çocukları'nın büyük sıkıntısı (30 Ocak 2022)
Emine Özgenç, 12 Eylül Darbesi''nin azabını yaşamış bir yazarımız. Eylül 12''den Vurdu, PKK Kampında Bir Ülkücü, Güldüren İşkence-Kanlı 12 Eylül''ün Trajikomik Hikâyeleri, Eynesi Ana, Asi''nin Çocukları romanlarını yazdı.
"Eylül 12''den Vurdu", otobiyografik roman. 12 Eylül döneminde eşi Şahan Özgenç tutuklu. Kendisi öğretmen. Küçücük çocukları var ve çaresiz.
Ülkücüler Türkiye''nin kaderinde büyük rol oynamışlardır. Ülkücü Hareket''te, yaşadıklarını yazanlar az. Çoğalması lâzım. Emine Özgenç, kalemini ulaştığı yere kadar uzatıyor.
Kitap günümüzde, sözü "Asi''nin Çocukları"na getireceğim. (Akçağ Yayınları, 327s.)
Asi Nehri Lübnan''da, Bekaa''da doğar, Hatay''dan geçerek Akdeniz''e dökülür. Sınırlarımız içinde 88 km. yol alır. Hatay''ın can damarıdır.
Emine Özgenç, "Asi''nin Çocukları" romanı için: "Bu romanımda Mondros sonrası örgütlü ilk kurşunun hikâyesini ve 20 yıl Fransız işgalinde kalan güzel Hatay''ımızın millî çetelerle verdiği muhteşem direniş ve kurtuluşun romanını yazdım. Millî çetecilerimizin her biri ayrı kahramanlık destanı olan mücadelelerini yıllardır derliyordum..." diyor.
Suriyeli mülteciler tartışılıyor. Mültecilerin en çok bulunduğu yer Hatay. Emine Özgenç, yakın zamanda Hatay''a gitmiş, konferans, sohbet ve televizyon programlarına katılmış. Hatay''da olanları gözlemiş. Çarpıcı tespitleri var:
"1. Hatay''da demografik yapımızı ciddi oranda olumsuz etkileyecek bir göçmen meselesi var.
2. Bu mesele, maalesef daha önce imzaladığımız İkiz Yasalarla boynumuza ve ayağımıza kelepçe vurma potansiyeli taşıyor. Self determinasyon yani halkların kendi geleceğini temin hakkı, sığınmacıların bir şehirde yerli nüfusu aşması durumunda kolayca başvuracakları bir çıkış kapısıdır. Bizim için tehdittir...
3. Özellikle Suriye''den gelenlerle konuştum. Savaşın bittiğini neden geri gitmediklerini sordum. Bana, gidecek yerimiz yok, dediler. Haklıydılar. Yurtlarında kalan ev, arazi, mal, mülk talan edilmiş... Behemehal Türkmen kardeşlerimiz güvenli ve insanî yöntemlerle eski yurtlarına yerleştirilmeli ki Türkiye''mizi tehdit edecek hain unsurlar oraya yerleşip kalmasın.
4. Sığınmacılar her türlü iş kolunda etkin olmuş. Birbirleriyle alış veriş yapıyorlar. Okuldaki öğrenciler bile grup olmuş yalnız birbiriyle konuşuyorlar...
5. Şehrin kültüründe, temizlik ve düzeninde olumsuz etkileri olduğu çok açıkça görülüyor.
6. Çok hızlı bir nüfus artışları var. Doğan çocuklar kalabalık evlerde şefkat, ilgi ve eğitimden çok uzak büyüdüklerinden dolayı bizi ciddi toplumsal bozulma ve tehditler bekliyor.
7. Herkes sabrının sonuna gelmiş. Çoğu kayıt dışı olan bu insanlar suça bulaştığında kolayca sıyrılıp kaçabiliyor, gizlenebiliyor.
8. Halkın içindeki kötü niyetli bazı suçluların da bu durumu kullanarak suçlarını sığınmacıların üzerine attığı vakalar duydum...
9. Eğitimi ve ekonomik durumu iyi olanlar, vatandaş olunca derhal pasaporta başvuruyor ve yurt dışına çıkmaya çalışıyor...
10. Konuştuğum bir sığınmacı üç bin dolar parası olan her Suriyelinin sınırdan kolayca ve kayıtsız geçebildiğini buna bazı gümrük memurlarının çanak tuttuğunu söyledi..."
Emine Özgenç yazısını yetkililere seslenerek bitiriyor:
"Hatay Türkiye''nin kilididir. Kurtuluş Savaşı''nın ilk kurşunu da son kurşunu da orada atılmıştır... Toprağının her zerresinde şehit kanı vardır... Bütün kahraman Hataylıların terini taşır Asi. Hatay giderse Türkiye gider. Yerli halk hoşgörünün sınırına gelmiş. Bütün sığınmacıları selametle yurtlarına göndermekten başka çare yok."