'Asıl felâket' ikazı
Ak Parti yönetimi, kendi dışındakileri, bütün ikazlara rağmen, "düşman" görmeye devam ediyor.
Eski komünist yönetimlerde, tek parti iktidarı olur ve başka partiye geçit verilmezdi. Biraz tenkit etmek isteyenin, alternatifler üretmeye kalkışanın defteri anında dürüldü.
Benzetmek gibi olmasın, ister istemez eski komünist ülkeleri akla getiriyor mevcut iktidar. Komünist ülkelerdeki uygulamaları, okumalarım dışında, Balkanlarda olsun, Orta Asya'da olsun sık gittiğim, bir süre yaşadığım için biliyorum. Bir "İslâmcı" ülkede de kaldım, uygulamalarını gözlemledim; başını hiç kaldıramazsın. Her şeyin kontrol altında.
Kendinden olmayan düşman ve yok edilmesi gerekir! Bu mantıkla hareket ediyorlar. Bunların iktidarda kalma mecburiyetleri var. Bu konulara hiç girmeyelim, kitap yazmak lâzım yoksa! Düşmanlık bu mecburiyetten.
Her zaman burada yazdığım bir husus: İnsanı kazanmak... Ve hatta düşmanı kazanmak... Kaç gündür "İslâmist" yazarlar bile Maide suresinin 8. ayetini hatırlatıyorlar... "Kin gütmeyin!" diyorlar.
Kendilerinden olmayanı "düşman" görenler biraz tefekkür etseler, belki bir yol bulabilirler. İthamlarının İslâmla bağdaşmadığını günaha girdiklerini görürler.
Son olarak Cumhuriyet gazetesinin yöneticisi, yazarı, karikatüristi birçok kişinin cezası kesinleşti. "Örgüt üyesi olmamakla beraber örgüte yardım" etmişlermiş... "Soyut" kavramdan "somut" ceza! Ne demek oluyor bu?! (haber7.com'da Prof. Dr. Ersan Şen'in "Üyesi Olmadığı Örgüt Adına Suç İşleme" başlıklı makalesini okudum. Cumhuriyet gazetesi mensuplarının cezalarıyla örtüştüremedim.)
Bu gazeteciler FETÖ/PDY, DHKP-C ve PKK'ya üye olmamakla beraber gazeteyi FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C lehinde çalışan bir yayın organı hâline getirmişlermiş.
Sadece bölücü ve aşırı sol örgütlere sempatilerinden bahsedilse biraz düşünürüm. Asıl Fethullahçılara destekten ceza alıyorlar! Gazetenin bir iki yazarı "PeKeKe özgürlük savaşı veriyor." demeye gelen laflar geveliyor, PKK/HDP haberleri öne çıkarılıyordu.
Cezaları İstinaf Mahkemesi'nde tasdik etti. Kaç gündür tartışılıyor. Bir garabet de şöyle: Beş yıla kadar ceza alanlar, kalan cezaları çekecekler, beş yıldan fazla alanlar hapse girmeyecekler, Yargıtay'a müracaatlarının neticesini bekleyecekler!
Kendinden başkasını düşman görmek ve hoşlanmadığın herkese ceza vermek bir yerde insana gına getirir... Halk ne oluyoruz, endişesine düşer.
Ak Parti'nin eski milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, düşünen, önünü gören bir insan. Milletvekilliği zamanında da fikrini acık söylemiş ve üstelik partisi için çok çalışmıştı. Fikrini söyleyen ve çalışanın o partide yeri yokmuş demek ki... Bu defa aday göstermediler.
"28 Şubat tersinden tekrar edildi." diyen Selçuk Özdağ, iktidarı ikaz ediyor:
"Bizi kabileleştiren, bizi bizle dövüştüren hiç bir siyaset meşru değildir. Kavga eden bir toplum problemlerini çözemez. Hele orada hakemlik yapabilecek bir hukuk ve yargı düzeni yoksa o ülkenin sonu felakettir. / Şu yaşadıklarımızdan siyasetten bağımsız bir yargı, din haline getirilmemiş bir parti anlayışı ve liderlere insanüstü vasıflar isnat etmeyen bir siyaset biçiminin gerekliliğini çıkaramamışsak yaşadıklarımızdan hiç ders almamışız demektir. İşte asıl felaket budur!"
Selçuk Özdağ, "Cahiliye Devri"ne dönüşü veciz özetlemiş.
Ders alırlar mı? Hiç sanmıyorum.