Asıl belâ ve kriz nedeni bellidir

Terörün önlenmesi de dâhil Türkiye'nin sağlık selamet içinde olmasının en temel şartı nedir biliyor musunuz? Asıl problemi anlamak ve tedbirleri buna göre almak...

Peki, asıl problem nedir?

Amerika!!!

Yüksek sesle söylüyorum, Türkiye'nin de bölgemiz Orta Doğu'nun da sorunlarının temelinde Amerika ve bağlı olarak İsrail devletinin beka meselesi var...

İsrail kendini güvende, hedeflerine ulaşabilir gördüğünde Amerika da bölgede olmayabilir. Olmayabilir diyorum, çünkü kesin gerçekliği, ancak ortaya çıkacak politikalar belirler...

İşte seçime gidiyoruz...

AKP'nin tepesinde bulutlar dönüyor... Kendisini darmadağın edecek alternatifi yok. Dolayısı ile Türk seçmenini bir mıknatıs gibi kendine çekecek siyasi pratik yok...

Bu ne demek?

Bir açıdan bakarsak AKP, halen daha korunuyor ve bir şekilde çözülmesine müsaade edilmiyor demektir. Bir başka açıdan bakarsanız da iç dinamikler yeni bir siyasi alternatif yaratamıyor. O da değilse, özellikle alternatif olabilecek en yakın parti olarak MHP, istenen çekim gücünü yaratıp, siyasal krizi lehine çevirip, seçmen kitlesini kendine toplayacak siyaset üretemiyor ya da üretmek istemiyor demektir...

Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasal krizin her zaman bir tarafında Amerika'nın etkisinden söz edilir... Özellikle Atatürk döneminden hemen sonra 1946-49'larda başlayan ve NATO ile de iyiden iyiye pekişen ikili anlaşmalar bu durumu doğurmuştur. Türkiye'yi yönetenler, Atatürk'ün millî bağımsızlıkçı politikalarını geliştirip, bölgesel etkin bir güç olmak yerine Sovyetlerin tehdidiyle veya öyle sanarak Amerika'ya yanaşmış ve bunun sonucunda da Türkiye'nin iç işlerinde, çevresinde, bölgesinde hep Amerika etkili olmuştur.

Pek çok darbenin gerisinde Amerika'nın olduğunu bilmeyen var mı?

Türkiye'de gladyonun varlığı, Amerika ile ortaya çıkmadı mı? Peki, PKK Kandil'deki gelişmesini, Kuzey Irak Kürt bölgesel yönetimi bugünkü oluşumunu Amerika'ya borçlu değil mi?

Daha da vahimi bütün Orta Doğu ülkelerinde dökülen kanın baş sorumlusu Amerika ve onun Orta Doğu'ya uyguladığı herkese açık ve herkesin bildiği politikalar değil mi?

Bütün bu ve buna benzer soruların hepsinin cevabı "evettir."

Türkiye'nin PKK ile mücadelesinin akim kalmasının sebebi de Amerika...

Nitekim Kandil, her bombalandığında Türkiye'yi ikaz eden de o... Şehitlerin kanında da, o var. Yıllarca Çekiç-Güç politikalarının ne işe yaradığını biliyoruz.

İşte seçime gidiyoruz...

Türkiye yeni hükümet kuramadı...

Abdullah Gül, partisi içinde etkin bir güç oluşturup, Erdoğan hegemonyasını kırabilecekken kırmıyor... Ve Davutoğlu, birkaç gün önce seçildiği kongre sonrasında AKP'nin tepesinde iğreti duruyor...

İlk seçimden sonra duruma göre kalabilir de gidebilir de...

Çok daha mühimi 1 Kasım seçimlerinin sonrasında Türkiye, yeniden siyasi krize düşebilir. Nitekim pek çok aydın bunu tartışıyor... "Mayıs ayında seçim olabilir" diyenler var. Erdoğan'ın, AKP'den beklediği sonucu alamaması durumunda, kurulacak hükümetlerin önünü keseceğini ve ülkeyi kontrpiyede tutarak yeniden seçime götüreceğini söyleyenler var.

Peki, Abdullah Gül, yüksek sesle Bülent Arınç kardeşini de yanına alarak neden siyasal krize müdahale etmiyor? Yoksa bir yerlerden destek mi bekliyor? Hatırlarsanız; 28 Şubat sonrasında ABD'nin Ankara Büyükelçisi Abramowtiz'le yaptığı görüşmelerin, partinin parçalanmasında ve AKP'nin kurulmasında etkili olduğu, pek çok kimse tarafından ve özellikle de RP'li Şevket Kazan tarafından açıklanmış, olayları anlatan kitaplar yazılmıştı...

Abdullah Gül ve ekibini bir tarafa koyun. Tayyip Erdoğan düzeninin Türkiye'yi siyasal krizde tutması ve sürekli zorlaması karşısında MHP'nin, kördüğümü bozacak bir Kuvayı Milliye politikası ve stratejisi var mı? Varsa açıklamalıdır. Yoksa neden yok olduğunun nedenini yine açıklamalıdır. MHP bu tutumuyla, seçmen kitlesinin AKP'de kalmasına bilerek veya bilmeden yardım ediyor.

Asıl sorun aramızda dolaşan Amerika'yı yenmektir... Haberiniz olsun.

Yazarın Diğer Yazıları