‘Asabiyet’ olmadan devlet olmaz

İbn Haldun’un okunmadığı yerde siyaset eksiktir.
İbn Haldun (1332-1406), İslâm dünyasının en büyük tarih filozofu, İslâm dünyasında bilimin kurumaya yüz tuttuğu bir çağda çöl ortasında fışkıran gür bir fikir pınarı, Cemil Meriç’in ifadesiyle “Şark’ın Semasında Kayan Bir Yıldız”, modern sosyolojinin ilk temellendiricisi, sosyoloji ve tarihte coğrafyacı ve ekonomist okulun ilk müjdecilerinden; fikirleri Doğu’da ve Batı’da büyük tesirler icra etmiş, İslâm dünyasının küresel çapta tesir yaratan son büyük düşünürü, kuzey Afrikalı âlim, filozof ve mutasavvıftır.
Bu tavsifi Ahmet Vurgun’dan aldım. Ahmet Vurgun, rahmetli Durmuş Hocaoğlu’nu kaynak gösteriyor. Hocaoğlu üstadımızı en verimli çağında kaybettik. Hakikaten yeri kolay kolay doldurulamaz. Gazetemizde de uzun süre makalelerini okudunuz; fikir huzmesinin ışınlarıyla aydınlandınız.
Muğla Üniversitesinden araştırma görevlisi Ahmet Vurgun, Türk Yurdu’nun son sayısında (S. 293, Ocak 2012) “İbn Haldun Üzerinden Büyük Selçuklu Devleti’nin Yıkılış Sürecine Bakmak” başlıklı makalesiyle “dün”e bakıp “bugün”ü görüyor.
Türk Yurdu yönetiminden rica ediyorum, bu makaleyi internete yüklesinler ve herkes okusun. Benim nazarımda Türk Yurdu dergisi bir akademidir. 2011 yılı derginin çıkmaya başladığının 100. yıldönümüydü ve Türk Ocağı o yılın 12 sayısını -bahsetmiştim- belli konulara ayırarak devâsa bir külliyat ortaya koydu. (Bu külliyatı ayrıca yazı konusu yapacağım.)
İlim yoluna giren, ufkunu açmak isteyen herkes bu külliyatı edinmelidir. (Bazı sayıları bitmiş bile... Yeni baskısı yapılır, sanırım.)
Bunlar yârân övgüsü değildir. Türkiye’de fikir hareketlerini takip eden herkes dergilerin sayfalarını karıştırınca bana hak verecektir.

***


İbn Haldun’da devletin kuruluşunda esas şudur:
Ahmet Vurgun’un tespitlerinden yürüyeceğiz (ki bunlar benim de tespitlerimdendir. İbn Haldun’u didik didik etmiştim).
İbn Haldun, “Mukaddime” sinde özellikle “asabiyet” kavramı üzerinde durur. İbn Haldun’a göre mülk (devlet) ve hanedanlık ancak asabiyesi güçlü kavimler tarafından tesis edilir. Devletin ömrü, sahası, onu kuran kavmin sayısının azlığına-çokluğuna, asabiyetinin kuvvet derecesine ve kurucu hanedanın niteliklerine bağlıdır.
Türkiye’nin gücünün neye bağlı olduğunu aşağıdaki satırları okuyarak daha iyi anlayacağız.
İbn Haldun, yaşadığı dönem ve içinde bulunduğu toplum itibarıyla örneklerini ister istemez, Araplardan getirecektir. İbn Haldun’un bir özelliği çoklukla Kuzey Afrika’da, Tunus’ta yaşamış, Endülüs ve Mısır’ı çok iyi tetkik etmiştir. Görüş alanı çok geniş bir daire çizer ve zaman zaman “Türkler”e atıf yapar.
İbn Haldun’a göre;
Cahiliye dönemi Araplarında, aralarında baba tarafından kan bağı bulunan akrabaların oluşturduğu topluluğa “asabe”, bu topluluğun bütün fertlerini birbirine bağlayan ve herhangi bir dış tehlikeye karşı savunma refleksini harekete geçiren birlik ve dayanışma ruhuna da “Asabiye(t)” denirdi.
Asabiyet kan ve soy bağına bağlıdır. Ve kaynağını oradan alır. Bu sebeple genetik yakınlık arttıkça asabiyet artar, yakınlık azaldıkça asabiyet azalır.
Genel olarak asabiyet, bir devletin kurulmasını, ayakta kalmasını sağlayan muharrik güç olduğu kadar, bir muhafız güç; devleti ve toplumu bir arada tutan bağlılık, aidiyet, sadakat, dayanışma duygusu ve gücüdür.
Asabiyet meselesini “Türk’ün Adını Silme Planı” dizi yazımızda Prof. Dr. Süleyman Uludağ’ın incelemesine dayanarak vermiştim.
Milliyetçilik nereden geliyor?
Asabiyet olmadan devlet yok...
Türk milliyetçiliği var Türkiye var;
Türk milliyetçiliği var Osmanlı var;
Türk milliyetçiliği var Selçuklu var...
Daha sayayım mı?
Orhun Âbidelerine gidin ve Divanu Lügati’t-Türk’ü açıp okuyun... (Kâşgarlı’nın bir Türk tarifi var ki, İbn Haldun’un “asabiyet”inin ta kendisi!)
Neden Türk düşmanlığı arttı?
“Asabiyet” ortadan kalkarsa devlet kalmaz.
Devleti yıkmanın bir yolu var: Türk’ün adını silmek!

Yazarın Diğer Yazıları