Arkadan vurmalarına fırsat verilmemeli!

Afrin'e harekât başlattık. Durup dururken başlatılmadı bu harekât... Türkiye'ye getirecekleri ve götürecekleri masaya yatırıldı. İnceden inceye hesap edildi.

PKK, Karadeniz'de bir netice alamayacağını bile bile ara ara görünüp insanlarımızı neden katleder?

PKK, yine bir netice alamayacağını bile bile Amanos Dağları'nda ara ara görünüp neden insanlarımıza saldırır?

PKK'ya, hesap baştan yaptırılmıştır: Türkiye'yi ortasından bölün!

Bu hesapları bilmesi gerekirken hükûmet edenler zaman zaman yalpalamışlar; gaflete düşerek PKK'ya yol açmıştır.

Siyasî İslâmcılarımızın en büyük handikapı, kendilerini "dünya vatandaşı" görmeleridir. Nihaî olarak bu hadde gelmek hiç de fena fikir değil ama onların ki, hayalin ötesinde bir ütopya... Dimyat'a pirinç almaya gitmek için yola çıkarlar, bir de dönüp bakarlar ki, evdeki bulgur tırtıklanıyor.

"İslâmcı" hükûmetimiz, "çözüm süreci" dedi, Dimyat'a yol almaya başladı, bir de arkasına dönüp bakınca ne görsün; eve çakallar üşüşmüş!

Artık kesin tavır: PKK bitirilmelidir! Allah ordumuzu muzaffer kılacaktır. Bundan hiç şüphem yok.

ABD, koskoca Türkiye'yi bir tarafa itiyor, çapulcuları kendisine müttefik seçiyor. Hesap ortada: Ülkemizi zayıflatmak, kargaşa çıkarttırmak, bellini hiçbir zaman doğrultamayacak vaziyete getirmek ve kendisine muhtaç etmek.

Dikkat ettim... R. T. Erdoğan, bir söz ediyor... Şunu yapacağız, bunu yapacağız... Lafta kalır sanıyorsunuz. Ama günü gelince hayata geçiriliyor.

Afrin'e girileceğini ne zamandan beri söylüyordu. "Ansızın" giriliverdi!

Aynı sözleri Menbic için de, Fırat'ın doğusu için de söylüyor. Her hâlde girilecek!

O sınır boylarında yaşayan Araplara şaşıp kalıyorum. Türkiye arkalarında olduğu hâlde, kararlı bir tavır ortaya koyamıyorlar. Arapların cesaretlerini bilirim. Neden toparlanamıyorlar, neden kendilerini savunamıyorlar?!

Afrin harekâtı başlayınca, PKK'yı "barışçı", Türkiye'yi "savaşçı" görenler bir yerden ses vermezlerse olmazdı! Ama öyle ortaya çıkamadılar. Güçleri epey törpülenmiş. HDP meselâ; kimseyi hareket geçiremedi. Üç beş cırtlak ses yükseldi; o kadar.

"İmzacılar"ı beklemiştim... Türkiye'nin aleyhine olunca hemen kendilerini gösterirler. Bunların isimleri de bellidir. Nihayet 170 imzalı bildiri yayınladılar. Akılları sıra ihtiyatlı bir dil kullanmaya, o 1128 akademisyenin imzaladığı PKK'nın hendek savaşına destek bildirisi görüntüsü gibi bir görüntü vermemeye çalıştılar. Ancak, Ankara'nın Afrin'de PKK'nın üzerine gitmesine hayli bozulmuşlar. Bunun, neticesi itibarıyla, o 1128 imzalı PKK bildirisinden fark yoktur. İmzacıların içinde "Sende mi Brütüs?!" diyebileceğimiz isimler de vardı. Sırf R. T. Erdoğan'a karşı olmak adına bildiriyi imzalamışlardı belli ki... Ne olursa olsun, Afrin'de PKK hâkimiyet kurmuş ve halkı yerinden etmişti. Bunu bildikleri hâlde nasıl olur da imza atarlar? Bazıları imzalarını çektikleri açıklamışlar. Kabul edilebilecek bir mazeret değil.

Her zamanki gibi TTB de bir çıkıntı yaptı ve cevabını aldı.

Türkiye çökertilmek istenirken, kimsenin, bizi arkadan vurmasına fırsat verilemez.

Yazarın Diğer Yazıları