Arap ülkeleri Netanyahu’nun soykırımına niçin seyirci?

Netanyahu çetesine “dur” demek çok basit ama, herkesi esir almışlar. ABD, Avrupa ülkeleri zaten Siyonistlere teslim. 57 İslam ülkesi var, bir kıpırtı yok.

Anlaşılan İsrail değil; asıl HAMAS düşman görülüyor. HAMAS, İhvânu’l-Müslimîn (Müslüman Kardeşler)’in bir çeşidi diyebiliriz. Özellikle Mısır ve Suudi Arabistan Müslüman Kardeşler’e mesafeyi bırakın, “düşman”.

HAMAS’ın Filistin’de üstünlüğü, Diğer Arap devletleri için bir kâbus. Bir de İran var. Suudîlerin, Yemen’de Husîlerle savaşları, dolaydan İran’la savaşlarıydı. Yakın zamanda el sıkıştılar, elçiliklerini yeniden açtılar. Ama hep tetikteler.

HAMAS’a tavırlı Arap ülkeleri, Gazze’de binlerce Müslüman çocuk, kadın yaşlı katledilmesini, kendilerinin sâlim kalması için bir bedel görülüyorlar.

Bir Katar, HAMAS’a destekçi. Katar’ın nüfusu da yok, silahı da yok; ama, parası var. Malî destek sağlıyor. Gazze’de barınamayan HAMAS elemanlarını ağırlıyor.

Arap ülkelerinin katliama gözlerini kapamaları akıl alacak gibi değil. Kimse onlara silaha saralın demiyor. Elinizdeki malî gücü, petrolü, gazı kullanın, diyor sadece.

İsrail Gazze’yi kuzey ve güney diye ayırdığını, duyurdu. HAMAS militanlarının tünellerden çıkıp arada bir bomba atmaları nereye kadar? Bir yerde tükenecekler.

İsrail, HAMAS’ı bertaraf ederse, Batı Şeria’ya daha bir yüklenecek. Adım adım işgal ediyor.

Kipalı, püsküllü, ipli fanatik Yahudiler, Filistinlilerin evlerine, topraklarına el koyuyorlar. Hepsi Silahlı. Önlerine çıkan Filistinlileri acımasızca katlediyorlar. HAMAS’la savaşlarından bu yana Doğu Kudüs’te, Ramallah’ta, El-Halil’de daha birçok yerde 150’den fazla Filistinliyi vurdular.

Filistin Devlet Başkanı statüsündeki Mahmud Abbas, başında beri Arafat’a mesafeliydi. Oslo Antlaşması sonrası özellikle ABD’nin ve İsrail’in bir başka katliamcı başbakanı Ariel Şaron’un isteğiyle başbakan yapılmıştı.

Netanyahu çeteleri bütün dünyanın gözü önünde soykırım yaparken, sesi ne kadar çıkıyor?

Acaba diyorum, Netanyahu’yla gizli bir antlaşma mı yaptı?!

O da kendilerine düşman gördükleri HAMAS’ı Netanyahu çetelerinin ezmesini mi istiyor?

Halkın tepkisi farklı ama, hemen hiçbir İslâm ülkesinde “demokrasi”den bahsedilemeyeceği için halkın kararı geçerli olmuyor, “yukarı”sı kıpırdama gereği bile duymuyor. Ama bazen halk öyle bir harekete geçiyor ki, diktatörler kaçmaya bile fırsat bulamıyor. Bilmiyorum, İslâm ülkelerinin diktatörleri, halkın öfkesini ölçebiliyorlar mı?

HAMAS’ı da yeteri kadar tanımıyoruz. Asıl ne yapmak istiyor? HAMAS, “Hareketü’l-Mukavemeti’l-İslâmiyye” (İslâmî Direniş Hareketi), kısaca HAMAS diye bilinir. Kurucusu Müslüman Kardeşler içinden gelen Şeyh Ahmed Yasin’dir.

Şeyh Ahmet Yasin, 1937 yılında Aşkalan’ın El-Cevre köyünde doğdu. 1948’de Yahudilerin bölgeyi işgali üzerine, ailesi, o sıra Ürdün’e bağlı olan Gazze’ye göçtü. Çocuk yaştayken (kaynaklar çelişkili: 7 veya 14 yaşında) futbol maçında ya da denizde yüzerken boyun kemiği kırıldığı için belden aşağısı felç oldu. Tekerlekli sandalyeyle hareket edebiliyordu.

Şaşırtıcı olan şu ki; Yasin’in 1973 yılında kurduğu İslâmî Merkez’e desteği bizzat İsrail vermiştir. Bu merkez kanunî olarak, para toplamış, okul, cami, hastane, başka dinî kurumlar açma faaliyetleri yürütmüştür.

O sıra silahlı faaliyeti yoktu. İsrail’in bir hesabı vardı. Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)’ne karşı İslâmî Merkez'i destekliyordu. Ne zaman ki HAMAS ortaya çıktı, dengeler bozuldu, en büyük düşman İslâmî Merkez’in kurucu Yasin oldu. Yasin, 2004’te, camiden çıktığı bir sırada, İsrail’in attığı bir füzeyle hayatını yitirecekti. (Sonra devam edeceğiz. HAMAS daha varla yok arasındayken biz de Gazze’deydik.)

Yazarın Diğer Yazıları