‘Andımız’ yazarına dair
Rıza Nur’un (1879-1942) “Hayat ve Hatıratım”ını üniversitenin ilk yıllarında okumuş ve hayretler içinde kalmıştım. Bu hatıratı İngiltere’de ilk bulan da Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil’dir. O tanıttıktan sonradır ki, sanırım Kadir Mısıroğlu uyanmış (veya birileri teklif etmiş) ve British Museum’a, 1935’te, 30 yıl sonra açılmak üzere teslim edilen hatıratı yeni harflere çevirtip yayınlamıştır. Lisede, Sebil Yayınları’ndan istediğim bir-iki kitabı gönderdiklerinde, kitap listelerini de göndermişler, 1968’de el altından yayınlanan Rıza Nur’un hatıratını listeye daktilo ile eklemişlerdi. Sonra üniversitede Ankara’da, soruştura soruştura Hacıbayram’da Nur Kitabevi’nde bulmuştum. İnandırıcı olmazsan “Yok!” diyorlardı. Üç cildi, tezgâh altından pazarlıkla aldım. Hatta dolmuş param kalmamıştı. Satıcı genç: “Yol paran yok mu?” demiş, bir lirayı iade etmişti.
Tütengil’in (1922-1979) Kemalist-solculuğundan kimse şüphe etmez. İlim adamı, “Görmedim, duymadım.” diyemez. İngiltere’de araştırma yaparken o görmüş ve hakkında tenkidî kitap çıkarmıştır: “Rıza Nur Üzerine” (1965). (Tütengil, 12 Eylül öncesi âdeta iç savaş yaşandığı bir zamanda, evinin yakınındaki durakta vuruldu.)
Rıza Nur, hatıralarını büyük bir samimiyetle ve suflî bir dille anlatmıştır. Ama onun bu suflîliği, kini, hatıraları görmemezlikten gelmemizi gerektirmez. Kaldı ki, rahmetli hocam Yusuf Uralgiray’dan, Mısır’da birlikte oldukları Rıza Nur hakkında, küçük dilimi yutacak hatıralar dinlemiştim. Keşke Hocamla yaptığım konuşmaları kaydetseydim. Hoca, Mısır’da Müslüman Kardeşler’in kuruluşunu da yakından bilen bir isimdi. Hasan el-Bennâ, ondan ayrıldıktan birkaç saat sonra vurulmuştu.
Rıza Nur bir Türkçüydü. “Andımız”ı yazan Reşit Galip (1893-1934) de bir Türkçü... Birincisi önce Mustafa Kemal’le sırt sırta veriyor, sonra amansız düşman kesiliyor. İkincisi ise, tam bir Kemalist. İkisi de tıp doktoru ve ikisi de eski Maarif Vekili.
Şimdi, “Andımız”ı kaldırmayı meşrulaştırabilmek için Reşit Galip hakkında demediklerini bırakmadılar. İlimde bir kaide vardır... Herkesi ve her olayı kendi devrine göre değerlendireceksin. Bu zamanın idrakiyle geçmişi muhakeme edersen, yanılgıya düşersin. Nitekim öyle oluyor. Dersim meselesinde de, CHP şunu yaptı, bunu yaptı, diye çok söylenip yazılıyor. Şu anda, Dersim isyanını dillerine dolayanlar, o şartlarda yaşasalardı ne yaparlardı? Bu meseleye girmeyeceğim.
“Andımız”ın kaldırılışı tamamen “Türk”ü silme planının bir parçasıdır. Normal şartlarda, “Artık söylemeye gerek kalmadı.” denseydi, ben de alkışlardım. Ama, geçiş dönemindeyiz. Türkiye, PKK/BDP/AKP eliyle dönüştürülmek isteniyor. Yedirile yedirile “Türk düşmanlığı” doruğa çıkarılıyor. Hele bunu “Allah’la aldatarak” yapmaları yok mu?!
Reşit Galip öyle basitçe kestirilip atılacak bir isim değildir. Şahsiyetini çok iyi analiz etmek gerekir. Kıyasın neticesi ne çıkarsa çıksın, örselemeye kalkışmak bir dönemle hesaplaşmak demektir. Ne adına hesaplaşmak? “Nü” resim yapan son “Halife” adına; halifeliği kurtarmak için zamanın ABD başkanına “Help!.. Help!..” diye mektup yazan son padişah adına! (Daha yazacağız.)