'Andımız' bahane, hesap 'Türk'le!
Millî Eğitim Bakanlığı, "Andımız"ın okullarda okutulmasına hükmeden Danıştay'a gönderdiği itiraz dilekçesindeki savunması akıl dışıdır!
Tartışılan bu öğrenci yemininin okutulup okutulmaması değil "Türk".
MEB savunucularının zırvalarına bakın siz:
"Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur. Türkiye Cumhuriyet'ini kuran kadro zaten gecikmiş olan süreci hızlandırmak için yoğun çaba harcamıştır. Özellikle 30'lu yıllarda benimsenen politika, artık toprak bütünlüğünü garanti altına alan bir ülkenin millî bütünlüğünü de sağlamasıydı. Öğrenci Andı da bu amaçla benimsenmiş ve ilkokullarda okutulmaya başlanmıştır."
Ne kadar basit değil mi? Hemen çözüverdiler: "Andımız"a gerek yok...
Türk'ü silmek neyi silmektir biliyor musunuz? Hani R. T. Erdoğan'ın her seferinde sıraladığı etnisiteler var ya... Hepsi "Türk" kimliği içindedir ve hepsini birden silmektir.
Şark Meselesi'nin esası da budur ve Haçlıların istediği de budur. Siyasî İslâmcılar, "Türk"ü yok sayarak esasında kendilerini yok sayıyorlar!
Kime anlatacağız! Zekâları dumura uğramışlara mı?!
Klasik savunma: Ulusalcılık... Fransız İhtilali... Bilmem ne? Geçin bunları!
Orhun Âbideleri'ni hiç okumadılar mı? Orhun Abideleri'nin anlatıcılarının Müslüman olmadığını kimse iddia edemez! Müslümanlığın ulaşamadığı zamanda yazılmıştır ki, onlara ne ırkçı, ne kafatasçı diyebiliriz. İslâma aykırı da hiçbir şey söylememişlerdir ve hep "Tanrı'nın inayeti"nden bahsetmişlerdir. "Türk"le başlamışlar ve "Türk"le bitirmişlerdir.
Sokrates'e peygamberlik izafe edenler, Tonyukuk'un, Kül Tigin'in, Bilge Kağan'ın, İslâmî çizgide olmadığını söyleyebilirler mi?
Kaşgarlı Mahmut kim? Müslüman değil mi? Halife'ye sunduğu Divanü Lügati't-Türk'te (1072) nasıl "Türkçülük" yaptığını göstermek için, kaç defa verdiğim ön sözü bir daha vereceğim. Türk düşmanlığı yapan özürlüler bir daha bir daha okusunlar:
"Allah'ın devlet güneşini Türk burçlarında doğdurduğunu, bütün feleklerin onların toprakları üzerinde dönmekte olduğunu gördüm.
Allah onlara Türk adını verdi ve onları yeryüzüne hâkim kıldı. Zamanımızın hükümdarlarını onlardan çıkardı; dünya milletlerinin idare iplerini onların ellerine verdi; onları herkese üstün eyledi; kendilerini hak üzerine kuvvetlendirdi. Onlarla birlikte çalışanı, onlardan yana olanı yüceltti ve Türkler dolayısıyla onları her isteğine eriştirdi; bu kimseleri kötülerin kötülüklerinden korudu. Oklarının isabetinden korunabilmek için, aklı olana düşen iş bu insanların tuttuğu yolu tutmak oldu. Derdini dinletebilmek ve Türklerin gönlünü almak için onların dilleriyle konuşmaktan başka çıkar yol yoktur. Bir kimse kendi cemiyetinden ayrılıp da Türklere sığınacak olursa o cemiyetin korkusundan kurtulur; Türklere onunla birlikte başkaları da sığınabilir.
Ant içerek söylüyorum, ben, Buhara'nın sözüne güvenilir imamlarının birinden ve ayrıca Nişaburlu bir imamdan işittim. İkisi de senetleriyle bildiriyorlar ki peygamberimiz kıyamet alâmetlerini, ahir zaman karışıklıklarını ve Oğuz Türklerinin ortaya çıkacaklarını söylediği sırada 'Türk dilini öğreniniz; çünkü onların uzun sürecek egemenlikleri vardır.' buyurmuştur. Bu hadis doğruysa -sorumlulukları kendilerinin üzerine- Türk dilini öğrenmek çok gerekli bir iş olur; yok, bu söz doğru değilse akla göre gereklidir." (Mahmud-ı Kaşgarî, çev. Prof. Dr. Mustafa Kaçalin).