Anayasayı kim yazsın?
Yeni anayasayı yazmaya başlamışlar...
İlk cümleyi kurmuşlar. Helâl olsun!
Başlamak bitirmenin yarısıdır!
Kelimelere takılmışlar... “Özgürlük” mü diyeceğiz, “hürriyet” mi? “Hayat” mı diyeceğiz, “yaşam” mı?
Başka kelimeler de var. “Neden” mi diyeceğiz, “sebep” mi, diye absürt tartışmaya bile girebilirler.
Ben Başbakan’ın tarafındayım! Daha önce açıklamıştım...
Recep T. Erdoğan ne demişti:
“Türkçeleşmiş Türkçe!”
Dil tartışmalarına girmeyeceğim... Bu tartışmaları çok yaptım. (Bkz. “Gökkonuksal Avrat-Türkçenin Türkçesi” kitabım.)
Araplar Müslüman olduktan sonra fütuhata başladılar ve başka ülkelerle temasa geçtiler. Fethettikleri ülkelerde, kendilerinde olmayan, hayatı kolaylaştırıcı çok şey gördüler ve “umran”ı böyle yakaladılar. Elin kâfiri demediler, işlerine yarayacak, İslâm’a mugayir olmayan ne buldularsa aldılar. Bu keşif içinde kelimeler de vardır. (Üstad İbn Haldun bunu Mukaddime’sinde çok güzel anlatır.) Fakat ihtiyaç fazlası lükse kaçtı ve “halifelik” çöküntüye uğradı. Bu ayrı bahis diyeceğim ama, Türkçeleşmiş Türkçeyle çok yakından ilgilidir.
“Türkçeleşmiş Türkçe”, bir medeniyete işaret eder.
***
Ak Parti, CHP, MHP ve BDP, tartışılmayan meselelerden başlamışlar Anayasayı yazmaya...
Yanlıştır...
Önce tartışılan meseleleri masayla yatırmalıydılar.
Demeliydiler ki; ilk üç madde (ülkenin birliğini sağlayan maddeler) ne olacak?
(Not: BDP’nin anayasa komisyonunda işi ne? Dağdaki adamlarıyla vuruş, ovadakiyle müzakere et! Mantık dışı... Ne teklif edecekleri belli... BDP’nin komisyonda ve hatta TBMM’de oluşu dağdakileri cesaretlendirmektir!)
Hangi dili kullanacağız, diye tartışmaya başladılarsa, bilin ki masadan kalkacaklar. Orta yol bulmaları mümkün değildir.
Masaya iki tarafı “beyaz kâğıt”la gelemezsiniz. O beyaz kâğıdın, bir yüzü, ülke birliğini sağlayacak maddelerdir. Herkes birbirine sormalı, birliği dağıtmak, Türkiye’yi bir başka mecraya sokmak istiyor musunuz?
Bu sorunun cevabı verilmeden, neyi yazacaksın? Mutabık kalınan bütün maddeler kağıda döküldü; ya ülke birliği için ortak noktayı bulamazsanız ne olacak?
Her şey berhava!
Siyaset, işin sonunu görebilmektir!
***
Ben başka bir şey diyecektim... Eğer yeni anayasa yazılabilirse, metni kimler elden geçirsinler biliyor musunuz? Gazetelerin haber merkezlerinin tecrübeli redaktörleri! Onlar çok vurucu, çok öz spot yazarlar. Hele biraz edebiyat okumuşlukları varsa, (tabiî Orhan’ı, Elif’i okumuşlarından değil!) “Türkçeleşmiş Türkçe”ye vâkıflarsa, anayasanın imlâsını onlara bırakın.
Anayasa metnini genel kurula indirmeden önce, en az üç redaktör davet edin, sağlam bir metin ortaya çıkarsınlar!
Mahkemelerde bile iddianameleri spikerlere okutmuyorlar mı!