Anayasa'nın ilk dört maddesi 'değiştirilemez' mi?
"Anayasa''nın ilk dört maddesi değiştirilebilir." mealinde yazmıştım. Ne maksatla yazdığımı bildikleri hâlde yine itiraz ettiler. Bütün itirazcıların adına bir mektubu vereceğim, sonra sözümü söyleyeceğim:
"Arslan Bey, sizi 10 Ekim tarihli yazınızın sondan ikinci paragrafı nedeniyle kınıyorum. Anayasamızın 14. maddesi şöyledir:
''Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.''
Anayasa''ya ilişkin tartışma ve anayasa değiştirme hürriyeti de bu kapsamdadır.
Yine Anayasanın 4. maddesinin ''Anayasanın 1''inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2''nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3''üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.'' hükmünü Başlangıç kısmında yer alan "FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.'' hükmü ile birlikte düşündüğümüzde ilk dört maddenin tartışmaya açılması Anayasaya sadakatsizlik olarak da değerlendirilebilir.
Fakat daha da önemlisi, değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümler Türkiye Cumhuriyeti Devleti''nin temelleridir. Temel, üzerindeki yapı yıkılmadan değişmez. O halde devleti yıkmayı mı tartışacağız? Ne sebeple, hangi hadle? Türkiye Cumhuriyeti''ne bağlı her Türk''ün bu konuda söz söylerken ve yazarken çok hassas olması gerektiği yukarıdaki hükümlerden açıkça anlaşılmaktadır.
Sizin fikirlerinizi biraz olsun bilmekle birlikte, söz konusu paragrafınızın kastını aştığını düşünmek isterim. Sağlıcakla kalınız."
Türkiye''nin bu şartlarında isim yazamıyorum. İtiraz, bir hukukçu öğretim üyesinden geldi. Kitapları da var.
10 Ekim tarihli "Öcalan''ın Anayasa talebi" başlıklı yazımın son üç paragrafını verirsem, ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır:
"İlk dört maddeyi tartışılanlar, çözüm=çözülme dönemini çok iyi incelesinler. Nereden nereye geldiğimizi görsünler. Bölücü/yıkıcılarının nihaî hedefini A. Öcalan çok açık anlatmıştır. Hiçbir surette de vazgeçeceğini düşünmeyin.
İlk dört madde tartışılmaz değildir, kaldırılmaz da değildir. Ama hedefi neye göre belirleyeceğiz?
İsmail Kahraman gibilerine kalırsak ülkeyi kendi elimizle emperyalistlere teslim ederiz."
Elimizdeki kul yapısı bir anayasa. Genel çerçevede düşünürsek değişmez diye bir şey yok. Nitekim, Mustafa Kemal zamanında da değiştirilmiştir. 1924''te konulan "Türkiye devletinin dini, din-i İslâmdır." ibaresi, 1928''de kaldırılmıştır. 1937''de 6 Ok konmuş, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra çıkarılmıştır. 1982 Darbesi ardından yeni Anayasa''ya "Atatürk milliyetçiliği" eklenmiştir ki, bu eklemeye Alparslan Türkeş bile itiraz etmiş, "Şahıs milliyetçiliği olmaz!" demiştir. (Bkz. Arslan Tekin. "Atatürk milliyetçidir", 4 Şubat 2021)
Burada söylemek istediğim çok açık: Değiştirilirse hedef neye göre belirlenecek?
Şu zamanda ilk dört madde üzerinde oynamak isteyenler "Türk"e kastedenlerdir. Onun için "Oynanamaz!" diyeceğim.