'Anavatanda Nefret'
Türkiye'de "Türk"e nefret, zaman zaman artar, zaman zaman durağanlaşır. Biliyorsunuz, Ak Parti'nin 20 yıllık iktidarında, "Türk"ü silme yer yer nüksetmiş, bir ara doruğa çıkmış, 15 Temmuz 2016'da darbe teşebbüsünün ardından, "Türk düşmanlığı" duraksamıştı. ("Türk Adını Silme Planı" kitabımızı yine hatırlatacağım. Ve yine hatırlatacağım, darbe teşebbüsünden sonra "Türk" adı sık telaffuz edilir olmuş, ben de "Türk'e Dönüş" serisini yazmıştım. Girilip okunabilir.)
14 Mayıs 2023 seçimine gidilirken "Türk" nefreti yine dillerde. "Türk bayrağı" denmeyecek; "Türkiye Bayrağı" denecek!
Ara ara nükseden bir zırva da "Türk edebiyatı"nı, hâliyle "Türk"ü yok sayıp, "Türkiye Edebiyatı" kullanılması!
Fe-süphanallah!
"Türkiye"de de "Türk" var. Ülkenin adını da kaldıracaklar ama "nefret"i o dereceye daha vardıramadılar. Çok yakında vardıracaklar. Hiç şüpheniz olmasın.
"Siyasî İslâmcı" bir yazarla konuşmuştum. Çok rahat "Avrasya Devleti denebilir." demişti. Müslüman ülkelerde Arap Arap'tır, Fars Fars'tır, ama Türk Türk değildir! Öyle bir nefret ki anlatılamaz!
*
Yeni tercüme edilen Cynthia Miller-ldriss'in "Anavatanda Nefret-Yeni Küresel Aşırı Sağ" kitabı üzerinde duracağız. (Ayrıntı Yayınları, İngilizceden tercüme eden: Behzat Hiroğlu, 304 s.)
"Nefret suçuna maruz kalanlara, ailelerine ve onların acısına ortak olanlara..." ithaf edilen kitap özellikle ABD'de aşırı sağ üzerinde duruluyor.
Bu "aşırı sağ"ı, Türkiye'de zaman zaman nükseden "aşırı sağ" ifadeleriyle karıştırmayalım.
Meselâ; Türkiye'de barındırılan yabancılara "düşmanlık" bizde görülmez. Münferit düşmanlıklar da umuma teşmil edilemez. Söylenmek istenen, ülkemize sığınanlar... Şartlar uygun olduğunda ülkelerine dönmelerinin sağlanmasıdır. Hepsi bu. Kızgınlık "yabancılar"a değil; kendilerini "Ensar"la bir tutup sevap üzerinden ahiret hesabı yapan, dinin özünden bihaber "İslâmcı" cenahadır. Bizdeki yabancılar, karınlarını doyurmak için, üç kuruşa çalıştırılıyorlar. Parası olanlar kendi işlerini kuruyorlar; çoklukla kendi ülkelerinden insanları işe alıyorlar. O yüzden Türkiye'de iş bulmak giderek zorlaşıyor ve halk ister istemez homurdanıyor. Bu "homurtu"yu aşırı sağcılık veya aşırı milliyetçilikle izah edemeyiz. Zaruretler, tedbirleri akla getiriyor.
(Türkçe notu: "O yüzden Türkiye'de iş bulmak giderek zorlaşıyor." cümlesinde, "o nedenle" kullanmadım. "Neden" soru zarfıdır; sebep, bundan naşi, bundan dolayı, bu sebepten, bunun yüzünden, bu o yüzden... yerini alamaz. Kullananlar, yanlış kullanıyorlar, Türkçemizi zayıflatıyorlar, daraltıyorlar...)
"Anavatanda Nefret"in ara başlıklarına bakacağız:
"Giriş: Radikalleşmenin Mekânı ve Zamanı / Alan, Mekân ve Anavatanın Gücü / Mesajın Ana Akımlılaştırılması / Aşırılıkçılığa Alıcı Bulmak: Yemek, Moda ve Aşırı Sağcı Pazarlar / Anavatanı Savunmak: Dövüş Kulüpleri ve Karma Dövüş Sanatları Entelektüel Liderler Yetiştirmek / Online Ortamları Silaha Dönüştürmek / Sonuç: Kimin Anavatanı? Nefret Karşıtı Aşı"...
Tanıtma yazısı kitap hakkında bize genel bilgi verecektir:
"ABD başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde aşırılıkçı akımlar kendilerine milyonlarca taraftar buluyor. Komplo teorilerinden, beyaz üstünlüğüne dair tezlerden, göçmen karşıtlığından beslenen nefret suçları ve şiddet vakaları günbegün artıyor. Hâl böyle olunca aşırılıkçı akımların insanları nasıl etkilediği, hangi mecraları kullanarak toplumda yaygınlaştığı konusu ise çok önemli bir araştırma konusu haline geliyor.
Cynthia Miller-ldriss nefretin üretildiği fiziksel ve sanal alanlara merceğini doğrultuyor ve 'Aşırı sağcılar nerede taraftar topluyor?' 'Gençler günlük yaşamlarında aşırılıkçı mesajlarla ne zaman karşılaşıyor?' gibi sorulara cevaplar arıyor. Özellikle toplumların marjlarındaki gençlerin çeşitli ortamlarda nasıl hedef alındığını analiz ediyor ve radikalleşmeye giden yolun ergenlik ve yetişkinlik boyunca aşırı sağcı ortamlara girip çıkmakla oluşan bir süreç olduğunu gösteriyor.
Anavatanda Nefret yarının aşırı sağcı milliyetçilerinin üniversite kampüslerinden karma dövüş sanatları salonlarına, giyim mağazalarından çevrimiçi oyun sohbet odalarına ve YouTube yemek kanallarına kadar farklı mecralarda nasıl bir araya geldiğini gözler önüne seren ufuk açıcı bir çalışma. Kitap okurları yalnızca günümüz aşırı sağının gençleri cezbettiği ve tuzağa düşürdüğü ana akım mekânlara ve alanlara götürmekle kalmıyor aynı zamanda aşırılıkçı radikalleşmeyle mücadelede kullanabileceğimiz yenilikçi stratejileri de ortaya koyuyor."
*
Batıda "aşırı sağ" deyince ne anlaşılır?
"Son yıllarda düşük gelirli Müslüman ülkelerden gelen mülteci ve sığınmacıların yerel kültürün tahribatına sebep olduğu yönünde kuvvetli bir algı bulunmaktadır. Ailelerin yaşadıkları ekonomik zorluklar tek başına aşırı sağ partilere destek verme noktasında açıklayıcı değildir. Aşırı sağ kesimin vurguladığı önemli noktalardan biri de bir milletin kültürel varlığının özel bir miras olduğuna dair inançtır: Bu üstün kültür mirası kendi asil üyelerine varoluşsal bir güven ve köklü bir aidiyet hissi vermekte iken göçmenler tarafından dejenere edilme riski bulunmaktadır. Yabancı düşmanlığı ve özellikle Müslüman fobisi (Islamofobia) üzerine söylem geliştiren tüm sağ partiler prim kazanmaktadır. Fransa'da Marine Le Pen açık bir şekilde ülkesinin çok kültürlü olmasını tasvip etmediğini açıklamıştır. Avrupa kamuoyunun önemli bir bölümünde mevcut bulunan yabancı düşmanlığını parti söylemlerinde dile getiren Fransa'nın Ulusal Cephesi'nin seçimler sırasında kullandığı bazı argümanlara yer vererek sağ kesimdeki algıları daha iyi anlayabiliriz: Caddelerde, kafelerde mini etek giyen genç kadınlar yasaklayıcı ve tehditkâr bakışlara maruz kalıyor. Eğer başkan olursam şunu söyleyeceğim: 'Fransa'nın tarzı bu değil...'" (Halil Kür Şad Aslan, "Aşırı Sağın Yükselişi: Resme Küresel Perspektiften Bakmak", Muhafazakâr Düşünce Dergisi, C. 14, S. 53, 2018)
Cynthia Miller-ldriss'in "Anavatanda Nefret-Yeni Küresel Aşırı Sağ"da "Aşırı Sağ Nedir?" sorusunu sorar ve bu soruya dört ara başlık altında cevap verir:
"Aşırı sağı hakkıyla anlayabilmek adına farklı olmakla birlikte birbiriyle örtüşen dört kategoriyi mercek altına almamız gerekiyor: hükümet ve demokrasi karşıtı pratikler ve fikirler, dışlayıcı inançlar, varoluşsal tehditler ve komplolar, son olarak da kıyamete ilişkin fanteziler."
Okumak lâzım.