Altılı Masa'nın hamlesi: 'Türkiye Yüzyılı'nın ötesinde 'Türkiye'nin Yarını'
Altılı Masa "Millet İttifakı" adını üstlendi. Seçime de 41 il dışında ortak girecek. Kamuoyu yoklamalarına göre sanırım, "küçük partiler"e kontenjan ayrılacak. Dolayısıyla altı parti de TBMM''de üç de olsa beş de olsa temsilci bulunduracak. Yalnız bu partiler içinde genel başkanlar bir başka partinin listesinden aday olmayı nasıl kabullenecekler?
Bunlar sonraki tartışmalar.
"Yarının Türkiye''si" için 244 sayfalık "Ortak Politikalar Mutabakat Metni" ortaya kondu. 2 bin 200 maddede "Yarının Türkiye''si" özetleniyor.
28 Şubat 2022''de 52 sayfalık "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" metni yayınlanmıştı.
İki metnin de epigrafı "K. Atatürk" imzalı "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." sözü.
Bu söz sonra "Türkçeleştirilmiş" oluyor. Bu cümle 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu''nun (anayasanın) ilk maddesinde şöyledir:
"Madde 1: Hakimiyet bilâ kayd ü şart milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir."
İkinci ve üçüncü maddeler birinci maddeyi tamamlar ve Altılı Masa''nın "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem"ine tekabül eder:
"Madde 2 - İcra kudreti ve teşrî salahiyeti milletin yegâne ve hakikî mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecellî ve temerküz eder.
Madde 3 - Türkiye Devleti, Büyük Milleti Meclisi tarafından idare olunur ve hükûmeti "Büyük Millet Meclisi Hükûmeti" unvanını taşır."
Saray, "Türkiye Yüzyılı"nı öne çıkarmıştı. "Yüz yıl" sınırlı, "Yarın" sınırsız.
Altılı Masa "Mutabakat" metniyle önde...
R. T. Erdoğan, 28 Ekim 2022''de "Türkiye Yüzyılı" metnini okumuştu. Uçuk hamaset metni... Altılı Masa anlaşılan R. T. Erdoğan''ın hamaset nutkuna karşı "Türkiye''nin Yarını" projelerini ortaya koyuyor.
Şimdi Saray düşünsün... Üste nasıl çıkarım... Şu anda güç elinde olduğu için halka sağlayacağı kolaylıklarla öne geçmek isteyecektir. Kolaylık "para"da düğümleniyor, Meselâ; "Emekli aylıklarını asgarî geçim ücretine yükselttik." diyebilir.
Asıl mesele nedir biliyor musunuz? Yenileceğini anlarsa, kesenin ağzını alabildiğine açarak gelecek iktidarı hareket edemez hâle getirmek istemesi. Yeni iktidar verilenleri geri almayacağına, alamayacağına göre, nasıl kaynak bulacağını kara kara düşünecektir.
Altılı Masa''nın "Ortak Politikalar Mutabakat Metni"nin "Önsöz"ünün ilk cümleleri Türkiye''nin nasıl bir cendereye sokulduğunu açıklıyor:
"Ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en derin yönetim ve ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır. Toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlar her geçen gün artmaktadır. Bu krizin en temel sebebi ''Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'' ile keyfi ve kural tanımaz yönetim anlayışıdır. / Mevcut sistem Devlet için bir beka sorununa dönüşmüştür."
Ekonomi asıl mesele... "Ekonomi" kavramı metinde sık geçiyor.
Türkiye''nin bir de "terör" meselesi var. "Millî Savunma, İç Güvenlik, Terörle Mücadele ve Siber Güvenlik" başlığı açılmış. Beşinci şıkta "Tüm terör örgütleri ve terörizmle mücadeleyi tüm güç unsurlarımızı kullanarak kesintisiz sürdüreceğiz." deniyor. İfade yuvarlak.
"FETÖ"yü ister istemez kullanmışlar. Çünkü ardından gelen cümlelerde, "FETÖ" yüzünden mağdur edilen insanlardan bahsediliyor:
"-15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsü sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceğiz. / -FETÖ dahil olmak üzere tüm terör örgütleriyle kararlılıkla mücadele edeceğiz. Hukuk devletinin bütün unsurlarını dikkate alacak, mağduriyetlere izin vermeyeceğiz. Tüm soruşturma ve kovuşturmalarda suç, suçlu ve suçsuz arasında ayrım yapacak, adil yargılanma hakkını tesis edeceğiz. / -Soruşturma ve kovuşturmalarda yaşanan, kamu vicdanını ve toplumun adalet duygusunu zedeleyen FETÖ Borsası da dahil yürütme ve yargıya ilişkin tüm iddia ve şikayetlerin titizlikle incelenmesini sağlayacağız."
"FETÖ" bahane edilerek 10 binlerce insanın mağdur edildiği gerçek. Ama şu da bir gerçek: PKK''nın Türkiye''ye kastı. Metinde PKK''nın adı hiç geçmiyor. YPG de yok.
"Etnik" kelimesine baktım... "Önsöz"ün son paragrafında şöyle yer alıyor:
"... cinsiyet, etnik köken, din, dil, yerleşim yeri, sağlık durumu, sosyo-ekonomik koşulları ayırt etmeden, fırsat eşitliğini garanti altına alan kapsayıcı bir eğitim sistemi kurmayı..."
Böyle "cinsiyet, etnik köken, din, dil..." gibi ayırıcı adlandırma ne derece doğru?
Aynı cümle eğitime dair başlık altında da geçiyor.
"Herkes için" veya "Kimseyi ayırt etmeden..." demek yeterliydi.
Önemli bir metin ortaya konuyor. Yapılacaklar üzerinde dururken, kullanılan kavramlar son derece önemli.
Daha yazacağız.