Alparslan’ın ordusunda kimler vardı?
Alparslan’ın (1064-1072) ve oğlu Melikşah’ın (1072-1093) 30 yıl vezirliğini yapan Nizamülmülk’ün (1018-192) Siyasetnâme’nden Alparslan’ın “Türk milliyetçisi” diyebileceğimiz anlatımını dün vermiştim. Selçuklu Sultanının sözlerinin İbn Haldun’un “asabiyet teorisi”ne tıpa tıp uyduğunu söylemiştim. Mütehassıslar, bu pratik-teori bağlantısı üzerine ayrıntılı durmalıdırlar,
diyorum.
Malazgirt Savaşıyla, Anadolu’nun kapıları tamamen Türklere açılmıştı. Türkler, iç noktalarına doğru sarktıkça Anadolu, Selçukluların ilk yıllarından itibaren bir “Türk ülkesi” (“Türkia”) olarak adlandırılacaktır.
Alparslan’ın Malazgirt’te Bizanslılara karşı savaşırken, ordusunda hangi grupların yer aldığına dair tartışmalar sürüp gitmiştir. Özellikle PKK tezlerine destek verenler, etnisiteden “millet” çıkarma gayret ve telaşıyla, Alparslan’a Mervanîlerin en az 10 bin kişilik kuvvetle destek verdiğini yazarlar. Bazen yorumu o kadar ileriye götürürler ki, Alparslan, “Kürtler” olmasaydı, bu savaşı kazanamazdı, derler.
Bu köşede, Başbakan R. T. Erdoğan’ın başını çektiği, her fırsatta etnisite sıralamasına gidilmesine karşı çıkılmıştır. Aynı kültür ve inanç sistemi içinde kaynaşarak ayniyet kazanmış etnisitelerin, zarurî durumda “adlandırmalar”ı tercih edilmiştir. Kısaca Türk-Kürt ve başka etnisite ayrıştırmasının, “adlandırma” nın dışında, millî birliğimize, dayanışmamıza “millet/ümmet” anlayışımıza uymayacağı aşikâr görülmüştür.
Şu zamanda elimizin altında bulundurulması gerektiğini düşündüğüm “Kürdoloji Yalanları” (D. Ahsen Batur, Selenge Yay., 470 s., Tel.: 0212 514 45 73), pek çok gerçeği ortaya çıkarmıştır.
Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü -veya gayriresmî Kürdoloji Enstitüsü- Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım, bir telefon konuşmamızda D. Ahsen Batur’un, bu kitabına itiraz etmiş, hatta cevap vermek istediklerini, sonra vazgeçtiklerini söylemişti. Bence, ilim, bir yanlış varsa doğrusunun anlatılması için vardır. A. Batur, Birinci el kaynaklara girerek bu kitabı ortaya koymuştur. Kadri Yıldırım Bey ve arkadaşları da Ahsen Batur gibi birinci el kaynak olarak aynı eserleri kullanacaklardır. Keşke “yanlış” dedikleri yerleri ortaya koysalar ve biz farkı görebilsek... Eğer “Kürdoloji” üzerine çalışan, enstitüde, “doğrular” -kesinlikle siyasî anlayış dışında olmak şartıyla- anlatılmazsa, halk yanıltılmış olur.
Bu satırları yazarken Ahsen Batur’la konuştum. “Önemli bir çalışma yaptın. Birinci el kaynakları kullandın. Yazdıklarını, böyle değil, şöyledir, diye çürütmek istediler mi?” diye sordum. Ahsen Batur: “Çürütmek için birinci el kaynakların kullanılması gerekir. O zaman beni doğrulamış olacaklar. Muhtemelen bunun için kitaptan bahsetmiyorlar. Bir de ’bizim taraf’ta meşhur olmasın havasındalar.” dedi.
Malazgirt’te “Mervanîler” gerçekten asker verdiler mi? Bu konuya “Kürdoloji Yalanları” kitabını esas alarak yarın gireceğim.