Futbol - siyaset - ticaet...
Ülkemizde ayrılmaz üçlü. Saç ayağı gibi. Biri tökezlese, gerisi ayakta duramaz.
Öyle ki, TFF başkanlarını dönemin hükümetleri atar.
İktidara yakın olanlar kulüp yönetimlerinde yer alır.
Başkan adayları siyasetten icazet almadan koltuğa oturamaz. Oturursa, kalkar!
Özellikle büyük kulüplerin başkanları, yöneticileri görev süreleri içinde işlerini uçururlar.
Saymakla bitmez. Karşılıklı çıkar ilişkileri hep vardır. Nedendir bilinmez bu durum hep saklanır.
Bütün bunlar olurken, en küçük olumsuzlukta tepkiler başlar.
Son örnek Fenerbahçe.
Sarı lacivertli tribünler önce hükümete yüklendiler. Maçta protesto edip istifa istediler.
Ardından ekonomik sıkıntıları dile getirdiler. Son olarak da, iktidarın yeni küçük ortağı olan uç partinin Meclis dışında kalması yönünde taleplerini tribünlere taşıdılar.
Vay sen misin olumsuz görüntü veren!
Ard arda tepkiler yükseldi.
Tribünlerin yönlendirildiğini ileri sürüp Başkan Ali Koç’a şikayet bile ettiler.
Peki kimdi dersiniz o kişi?
Öyle ya koskoca Fenerbahçe kulübü taraftarını kim, hangi cüret ile ve nasıl yönlendirebilirdi?
Koç’a şikayet edilen isim tanıdık.
Uğur Dündar.
Evet, evet doğru okudunuz.
Sözde iddiaya göre muhalefete yakınlığı ile bilinen Dündar, tribünlerin iktidar aleyhine tezahürat yapmasını sağlayan kişiymiş!
Ya Ali Koç?
Başkan bunu nasıl karşılamış olabilir?
Sormayın gitsin.
Hassas kulağımızın zarı patladı sanki!
Koç, “Bu nasıl bir aymazlık. Fenerbahçe tribünleri ben dahil hiç kimsenin yönlendirebileceği yer değildir. Kaldı ki bizim tribünler en özgür demokrasi arenasıdır. Taraftarımız benden önceki başkanları olduğu gibi, beni de istifaya davet etti. Başka tepkilerde de bulundu. Ne yani, birileri mi etkiliyor? İyi olanı alkışlayıp, tersi durumda haklı tepkisini ortaya koyuyor. Bunu hiç duymadım olarak kabul ediyorum. Tekrarı olursa hiç kestiremediğiniz reaksiyon gösteririm" diye çıkışmış.
Sevgili dostlar, güzel insanlar. Öyle bir bilgi kirliliği var ki, sormayın gitsin.
Şimdi bu şikayeti kim ya da kimler yaptı, hangi taraftan geldi diyorsunuzdur.
Yokk tahminleri almayayım!
Bunu bilmek de hakkınız.
Yazının girişinde bahsettiğimiz gibi.
Saç ayağının diğer aktörleri. Yani ticari ve siyasi ayakların unsurları.
Sayın Koç’un sportif başarısı ortada.
Amma müthiş bir duruş gösteriyor. Dik duruyor. Yanlış doğru, camiasının yürüdüğü yoldan taviz vermiyor.
Fenerbahçe tribünleri de başkanlarının aynası gibi.
Doğru bildiğini apaçık haykırıyor.
Küfür etmeden.
Hakaret yapmadan.
Irkçı söylem kullanmadan.
Ayrıştırıp, yozlaştırmadan.
Sadece demokratik tepkisini hep bir ağızdan seslendiriyor.
Bu da herkesin hakkı.
