Alevîlik meselesi ne meselesi?! (2)

Alevîlik için yeni konsept, Alevîlerin de Sünnîler gibi, devletin gözetiminde olması. Devletin koruyucu çatısı da diyebiliriz ama, R. T. Erdoğan''ın, son açtığı kapı, "gözetleme"ye girer.

Daha önce, 2009''da "çalıştay" dedikleri çalışmalar yapılmış, Alevî dedeleriyle görüşülmüş, sonuç bildirisi yayınlanmıştı. Mesele Diyanet''te düğümleniyordu:

"Sorunun Diyanet''ten çok devletin bir sorunu olduğu göz ardı edilmemelidir. Diyanet ne Mevlevi ne Nakşibendiler gibi tarikatlar ne de Alevilik, Nusayrilik gibi farklı inanç grupları için tasarlanmıştır. Bugün birçoğu ilgili yasa ve mevzuatlar gereği yasal statüye sahip olmayan bu yapılanmaların önündeki engellerin anayasal sistemin gereklilikleri içinde kaldırılması toplumda rahatlama sağlayacaktır."

İnanç hizmetleri de o yıllarda ele alınmıştı. a.a.''nın haberinden aktaracağım:

"İnanç hizmetleri konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı''yla hiçbir bağlantı kurmak istemeyen Alevilerin taleplerinin de dikkate alınmasının önemi vurgulanan raporda, bu Alevilerin durumlarına uygun bir yapılanmaya, laik devlet ilkesi korunarak fırsat verilebileceği belirtildi."

Reis Bey''in son atağına gelmeden önce, kendi gözlediklerimi vermek istiyorum. Alevîler arasında kaldım. Araştırdım, konuştum. Arnavutluk''ta, Makedonya''da Bektaşîlerle görüştüm, misafirleri oldum. Yazmıştım... Ankara''da, İstanbul''da Alevîlerin cemlerine girdim, ama Arnavutluk''ta Makedonya''da girmedim. Daha doğrusu giremedim. Bütün samimiyetlerine, misafirperverliklerine rağmen ceme kabul etmediler.

Camiler herkese açık. Reis Bey''in günlerce propagandası yapıldıktan sonra geçen cuma günü Alevîlere açılan "devlet" kapısını gösterirken asıl işaret etmek istediği de cami:

"Dergahlarımızda ilim ve ahlak birlikte yol yürür. Medeniyetimize hayırlı insanlar burada yetiştirilir. Hacı Bektaş-ı Veli ve evlatları ocaklarımızı işte bu gayeyle kurmuşlar, yaymışlar ve yaşatmışlardır. Asırlardır Anadolu topraklarını ilimle irfanla hikmetle yoğuran Hazreti Hünkâr, Hazreti Mevlana, Yunus Emre gibi gönül sultanları, hizmetleri ve eserleriyle millet olma şuurumuzu kolaylaştırmışlardır. Hak dostlarının irfanlarıyla ve nazarlarıyla kurulan bu büyük medeniyete sahip çıkmak, gelişmesi için gayret göstermek her birimizin vazifesidir. Sevgili Peygamberimizin ''Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.'' düsturuna sıkı sıkıya sarılarak heva ve heveslerin değil baki olanın peşinde koştuğumuz müddetçe bu medeniyet hep yükselecektir."

Reis Bey''in konuşması çok dikkatli yazılmış. Sünnî ortak değerlerden hareket edilmiş.

Reis Bey "Alevîler"e sunulan imkânları da şöyle açıklıyor:

"Kültür ve Turizm Bakanlığımız kendi bünyesinde kuracağımız Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, muhtarlıklara, derneklere, belediyelere, federasyonlara bağlı cemevlerinin tamamının yönetimini yürütecektir. Cemevi hizmetlerinden eğitim faaliyetlerine kadar tüm çalışmalar, bu kurumsal yapı altında kamu güvencesi desteği ve denetimiyle yürütülecektir. Böylece cemevlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu, yapım, onarım, bakım giderlerinin karşılanması ve imar planlarındaki yeriyle ilgili tüm sorunlar çözülmüş olacaktır. Aynı şekilde cemevlerinde erkan hizmetlerini yürütmekten sorumlu Alevi Bektaşi inanç önderlerinden talep edenlere de bu kurumsal yapı bünyesinde kadro verilebilecektir."

Yukarıda "Sünnîce" diyeceğimiz değerlendirme ile sunulan imkânları bir arada düşünmek gerekir.

Alevîler, bölgelere, derneklere göre çeşitlidir. Sünnî çizgiye yaklaştırmak mümkün mü? (Yazacağız.)

Yazarın Diğer Yazıları