AKP İç Anadolu'da çöküyor!
Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin il kongrelerinde sürekli aynı mesajı veriyor: Daha çok demokrasi, ekonomi ve hukuk alanlarında reformlar… Bu mesajlar piyasalar tarafından son derece olumlu olarak karşılandı çünkü mevcut sorunların çözülmesinin reformlardan başka yolu yok. Ancak bir süre sonra CB Erdoğan'ın bu açıklamaları önemini yitirmeye, somut gelişmelere, eylemlere bakılmaya başlanacak. Yani bugüne kadar olduğu gibi reformlar yine lafta mı kaldı, yoksa gerçeğe dönüştü mü, sorusunun cevabı verilecek. Bugün en başta dolar/TL'de gördüğümüz pozitif fiyatlama, sözlere verilen krediden kaynaklanıyor, yarın ise eylemlere bakılarak fiyatlama yapılacak…
Eylemler kapsamında ise, iktidar tarafından iç ve dış siyasi huzurun tesis edilmesinin, Türkiye'ye yapılacak yatırımlar açısından ne kadar önemli olduğunu herhalde uzun uzun anlatmamıza gerek yoktur. Eğer Türkiye'ye fabrika kurmak ya da hisse senedi almak için gelecek sermaye kendisini güvende hissetmezse gelir mi? Tabidir ki gelmez… Bu güven ortamı da lafla sözle bir yere kadar kurulur.
Bakınız 2019 Nisan ayında bu ülkenin ana muhalefet partisinin başkanı Ankara'da bir ilçede linç edilmeye çalışıldı. Bu eylemin dinamiklerine baktığımızda nerelere kadar uzandığını basın çok net anlatmıştı. Peki anılan olaydan sonra ne oldu? Türkiye'ye dışarıdan bakan yatırımcılar ülkeden büyük bir hızla kaçmaya başladı. Elbette koca ülkeden çıkış için sadece Kılıçdaroğlu'na yapılan taşlı-yumruklu saldırı baz alınmadı. Ancak ülkedeki baskın zihniyetin önemli bir dışa vurumu olan bu olay, diğer olaylarla birleşerek Türkiye'ye duyulan güveni önemli ölçüde erozyona uğrattı. Türkiye'de basın, gazeteciler ve muhalifler üzerine yapılan baskının doğal sonucu olarak kaçan her yatırımcı dolarını götürürken, ülkede kurlar da jet hızıyla yukarı çıktı.
Bunları neden anlattım? Bu tür baskı ve korkuya dayalı sistemin devam etmesine yönelik sinyaller, CB Erdoğan'ın reform açıklamalarını boşa düşürecektir.
Bakınız, geçtiğimiz günlerde CHP Lideri hakkında 'suç ve suçluyu övmek'ten fezleke hazırlandı. Meclis'e gönderilen fezlekede, başsavcılık eski CHP'lilerin yönetim eleştirilerini de suça delil olarak gösterdi. Kılıçdaroğlu'nun suç teşkil eden bazı sözleri şunlarmış:
"Türkiye'nin durumu pek parlak değil, liyakat sona erdi."
"AK Parti'den bylock kullanan milletvekilleri var."
"Kendisini TBMM'den üstün gören kişiye hakim denmez."
Bir yanda hukuk reformu denilirken, bir yanda ülkede başkandan sonra en önemli siyasi figür olan kişiyi derdest etme hazırlığı yapılıyorsa, siz New York ya da Londra'da olan yabancı bir yatırımcı olsanız, Türkiye güvenip paranızı getirir misiniz? Ana muhalefetin liderine fezleke hazırlayan zihniyet, yarın en küçük ihtilafta benim yatırımlarıma ve bana hiç acımaz demez misiniz? Ne yazık ki yabancı yatırımcı bunu son iki yıldır diyor. Dünya yuvarlak… Siz istediğiniz kadar tersini iddia etseniz bile…
Güven ekonominin kalbidir. AKP'nin korkuya, sindirmeye dayalı politikası artık partinin oy deposu İç Anadolu'da bile seçmeni bıktırmıştır. Esnafın işleri bozuk, gençler işsizdir. Bugün Lira'dan kaçmak demek hükümete güven duymamak demektir. Dolar mevduat hesaplarının Lira mevduat hesaplarını solladığı, yani döviz mevduatının toplam mevduata oranlarda en yüksek illere bakın: Nevşehir'de %68, Aksaray'da %67, Yozgat ve Kayseri'de %65.
Türkiye genelinde ise 224 milyar dolarla %55,6'ya ulaşan oran, iktidar partisine duyulan güvenin bittiğinin açık işaretidir. Ve her kim, 'onlar dolar alsa da gider yine AKP'ye oy verir' derse, bilsin ki yanılıyor! Anadolu'da artık bıçak kemiğe dayanmıştır…