Ak'landık elhamdülillah!
"Adalet" ve "devlet" tartışıldığında, Fatih Sultan Mehmet'e izafe edilen bir söz hemen hatırlatılır. Tam sırası... Ben de hatırlatacağım:
"Aklı öldürürsen ahlâk da ölür. Akıl ve ahlâk öldüğünde millet bölünür. 'Kadı'yı [hâkimi] satın aldığın gün 'adalet' ölür. 'Adalet'i öldürdüğün gün 'devlet' de ölür."
YSK'nın İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini iptal etmesi, "adalet"in idam hükmüdür.
YSK, sandık kurulları görevlendirmelerini yapan yetkililer hakkında suç duyurusunda da bulunacakmış.
Sandık kurulları görevlendirmelerini yapanlar ceza alacaklardır! ceza almazlarsa, İstanbul belediye seçiminin iptali geçersiz olur. Ve... Muhalefet YSK için Yüce Divan'a gider, yanına da Saray'ı katar. CHP sözcüsü F. Öztrak demişti zaten: "Bu cinayeti azmettiren de, bu cinayeti işleyenler de sonunda soluğu Yüce Divan'da alabilirler."
Demokrat Parti döneminde, siyasîlerin sert ifadeleri halkı bölmüş, 27 Mayıs 1960'a böyle gelinmişti. Bu döneme göre bir fark var: CHP de DP de birbirine çok sertti. Bu dönemde, ise Ak Parti muhalefetini "kin" ve "düşmanlık" üzerine inşa etmiş, halkın yarısını silmiş, âdeta "Açtım sınırları. Gidin nereye giderseniz! Canınızı kurtarın! Yoksa toptan imha edeceğim!" derken; muhalefet, bütün halkı kucaklayacak bir strateji takip etmiş ve kazanmıştır.
Ak Parti seçimi kaybetmeyi asla kabul etmeyerek iptali için türlü türlü yollar denerken, HDP'yi boş bırakacağını düşünemeyiz!
AKP, HDP'yi "tepeden" bağlamak istemiştir. Abdullah Öcalan'ın avukatlarının kümelendiği Asrın Hukuk Bürosu'na haber uçurup: "Gelin, sizi İmralı'yla götürelim. Reisinizle görüştürelim. Söylemeye lüzum yok. İstanbul seçimlerinde sıkıntımız var. HDP kilit parti. Kısmen de olsa oyunu çekerse veya bize verirse, kazanırız. Sizin için de elbette bir iyilik düşünürüz…" demeye gelecek vaatlerde bulunmuştur. (Asrın Hukuk Bürosu, İmralı'daki duruşmalarda, A. Öcalan'ın avukatlarını sevk ve idare etmiştir. Bkz. İmralı'daki Konuk kitabımız.)
A. Öcalan'la temas kurmaları/kurdurmaları eski "hendek" siyasetine dönüşün bir işaretidir.
Daha önce "Çözüm mözüm!" dediler, HDP'li yöneticileri gönderdiler, sonra hendek kazdırdılar! Çok insanın kanına girdiler. Bu kanda "tepelerde" kimin eli/elleri olduğunu biliyorsunuz!
R. T. Erdoğan kazanamayacağı bir seçimi iptal ettirmez. İptal ettirdiği İstanbul seçimini de kaybederse, kesin olan şu ki; muhalefet erken seçimi zorlayacak, Saray kontrolünü kaybedecek ve kendi çevresine bile söz geçiremeyecektir.
Ahmet Davutoğlu'nun manifestosu, eski AKP milletvekili Selçuk Özdağ'ın 24 maddede topladığı tenkitleri, Bülent Arınç'ın son açıklamaları, neredeyse bütün parti kurucularının Saray'a mesafe koymalarını halkımızın görmediğini mi sanıyorlar!
R. T. Erdoğan "Yüksek Seçim Kurulu kendisini aklamalı." demişti. Sözünü ikiletmediler. Önceki gün itibarıyla, ellerini yüzlerini yuyup "Ak'landık elhamdülillah!" dediler
Hepsi bir tarafa PKK'nın saldırılarını durdurmak, açlık grevlerini bitirmek için A. Öcalan'dan yine medet ummaları çok ağır geliyor bana.