Akademik hayat hâli
İktidardakilerine üniversitelerin kadar konuş demek gerekiyor.
Eğitimimiz fecaat... Gören gözler bunda mutabık. "İslâmcı hükûmettir. Halel gelmesin. Ne yaparsa bir bildiği vardır." diyenlerdenseniz uzak durun.
Hakkaniyet olduktan, ilim olduktan, refah olduktan sonra ne tür hükûmet olursa olsun fark etmez. İnsanların mutluluğu, devletin sayılır olması esastır.
Kontrol mekanizması olmayan idarelerin tahakkümü kaçınılmazdır. Kesinlikle hata yaparlar ve yükünü halka yüklerler.
Hakkaniyet deyince Prof. Dr. Kemal Gözler'in tespitlerini merak etmemek olmaz.
Şu zamanda hangi ilim adamı, "yanlış"ı söyleyebiliyor?
Parlamenter sistemi kaldırılıp "Saray sistemi"ni getirirken, ipler tek adamın eline verilirken kaç kişi gerçekleri haykırdı ve kaç kişi "Elveda Anayasa!" diye ses verdi?
Bir ilim adamı, "Öyle olmaz! Yapmayın, etmeyin!" diyor. Devlet erkânından biri çıkıp da: "Ülkemizin yetiştirdiği bir hukukçu, adalet mekanizmasına kafa yoruyor. Herhâlde bu ülkenin çıkarını gözetiyor. Bir dinleyelim." dedi mi?
Kendilerini överlerse, "Ne yapsanız iyidir. Devam..." fetvası verirlerse, onlar hususî muamele görürler, baş tacı edilirler.
Yanlışınızı söyleyen ilim adamlarımız ne diyor, bir dinle! Hayır! Göz kapalı, kulak tıkalı... Allah bilir, suçlayacak bir delil bulabilir miyiz, kendi bulanmışlıklarına bakmadan bir malûm cemaat bağlantısı var mı, yok mu diye didik didik ediyorlardır.
Böyle ülke yönetilmez! Bir yerde tökezleyecekler. İnşallah tökezlediklerinde bir yerlerini kırmazlar, yatağa mıhlı kalmazlar!
Prof. Dr. Gözler, son makalesinde... Akademik hayatı masaya yatırıyor. Makalesinin başlığı yazının özeti: "Akademinin değersizleştirilmesi üzerine".
Hoca "Her ülke ürettiği değerler ölçüsünde zengindir... Üniversitelerin değeri ise, üniversitelerin öğrencilerinin değeriyle, öğretim elemanlarının değeriyle ve bunların ürettikleri eserlerin (buluş, patent, kitap, makale, vs.) değeriyle ölçülür. /Türkiye'de üniversitelerin ürettiği bilimsel, kültürel ve eğitsel değerler fevkalade düşüktür ve maalesef bu değerler gün geçtikçe değerlerini daha da yitirmektedirler. Türkiye'de adeta bir akademik devalüasyon var." diyor,
Ve Hoca "Türkiye'de 2019 yılı itibarıyla 129'u devlet ve 73'ü vakıf olmak üzere toplam 202 adet üniversite var. Bu sayıya sağlıklı ve uzun bir gelişim sonucunda ulaşılmamıştır. Sadece 17 yılda Türkiye'de üniversite sayısı ikiye katlanmıştır." diyor.
Ve Hoca hak teslimi için şunu da söylüyor:
"Bu makalede eleştirilen pek çok husus, Türkiye'de AKP döneminde zirve yapmış olsa da, bunlar AKP dönemine münhasır hususlar değildir. Bunlar Türkiye'de çok eskiden beri görülen hata ve yanlışlardır. Örneğin Türkiye'de derin taşrada üniversite kurma yanlışını AKP icat etmiş değildir. Anadolu liselerinin değersizleşmesi olgusu da AKP'den çok daha önce başlamıştı. AKP'nin yaptığı yanlışların önemli bir kısmını Türkiye'de AKP'den önce iktidara gelen diğer siyasî partiler de yapmıştır. Aslında bu makalede eleştirilen pek çok şey, bir siyasî partinin üzerine yüklenebilecek şeyler değildir; bunlar doğrudan doğruya bizim millet olarak hasletimizdir."
Akademik hayat için, araştırma için, üretme için, yetişme/yetiştirme için yalın olmalıyız. Hiçbir ideolojinin dar alanlarına beynimizi hapsetmemeliyiz.
Yalnız dil yetersizse üretemezsiniz. Önce Türkçe. Ama nasıl Türkçe? Bu da ayrı bir mesele.