Ak Parti'ye iktidar yolunu açan 28 Şubat sancıları (1)
28 Şubat Örtülü Darbesi''ni tahlil edemezsek, Ak Parti iktidarının var oluş sebeplerini yeteri kadar anlayamayız.
14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini, Ak Parti cenahı ister kazansın ister kaybetsin, köklü değişikliğin önünü açacaktır. Kazanırsa yorgun, umutsuz iktidar, kendisini artık yenilmez görecek, "Odun koysam, kazanırım." jargonu zihinlerinde yer edecek, iş birliği yaptığı Fatih Erbakan''ın partisinin uçuk kaçık, akla ziyan tekliflerini hayata geçirecek, etnikçi HÜDA PAR/Hizbullah''ın ülke bütünlüğünü tartışmaya açan programını kendi programıyla eşleştirecek, tarikat ve cemaatlerin vakıfları, dernekleri eğitim sisteminde ağırlığını artıracak, her biri kendi "dinleri"ni körpe beyinlere nakşedecektir.
28 Şubat üzerine 2021''de yapılan bir yüksek lisans tezi önümde. 28 Şubat''ta, gündemin kesafetinden ele alma fırsatımız olmadı.
Tezin başlığı "28 Şubat ve Sürecin Aktörlerinin Değerlendirilmesi". Hazırlayan: Şeyma Çiftçi. Tez danışmanı: Prof. Dr. A. Baran Dural. (Trakya Üniversitesi Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı, 300 s.)
28 Şubat Örtülü Darbesi''ni, ansiklopedik bilgiyle kısaca hatırlatalım:
"28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan Başbakan, Tansu Çiller''in Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olduğu 28 Şubat 1997''de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla ''irtica''ya karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli süreç. Süreç, Erbakan''ın istifasına ve Refahyol Hükûmeti''nin dağılmasına yol açmıştır. Türk siyasî tarihine geçen kararların uygulandığı dönemde Türkiye''de siyasî, idarî, hukukî ve toplumsal alanlarda değişimler yaşanmıştır. Yaşananlar post modern darbe olarak da adlandırılmıştır. Verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuştur. 28 Şubat sürecinde aktif rol alan bazı kişiler (Çetin Doğan, Kemal Gürüz vs.) daha sonra Balyoz, Ergenekon gibi davalarda yargılanmıştır. 28 Şubat davası ise 2012 yılında başlamıştır." (Vikipedi)
28 Şubat''ta büyük acılar yaşandı. Akıllarını örtüye, sakala takanlar, ikna odaları kurdular. İnsanların tercihlerine karıştılar, şahsiyetlerini hiçe saydılar. Sen niçin sakal bırakıyorsun, sen niçin başını örtüyorsun, denebilir mi? Onlar kanunlara aykırı suç işlemişlerse ceza verilebilir.
O dönem adı sık geçen bir üniversite rektörünün bana bizzat "İrtica ile mücadele için bu tedbirlerin gerekli olduğunu" söylemesi karşısında söyleyecek söz bulamamıştım!
28 Şubat vetiresinde, Ak Parti iktidarının taşlarının nasıl döşendiğini şimdi çok daha açık görüyoruz. Tezdeki "28 Şubat''ın Önceki Müdahaleler ile Karşılaştırmalı Analizi" başlığı altında şu satırlar bize bir fikir verecektir:
"Türkiye 28 Şubat 1997 tarihinde bir kez daha askerî müdahaleye maruz kalmış ve 28 Şubat günü dokuz saatlik süren Millî Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından içerisinde on sekiz madde yer alan bir bildiri ile karşı karşıya kalmıştır. Maddeler genel itibariyle inanç ve ibadet özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, kılık kıyafet ve eğitim özgürlüğü, basın özgürlüğü, siyasi faaliyette bulunma özgürlüğü gibi temel hakların kullanılamaması adına, ordunun hükümete tavsiyesinden ziyade dayatması olmuştur. 28 Şubatta gerçekleştirilen müdahale daha önceki 27 Mayıs ve 12 Eylül müdahalelerinden biraz farklı olmuş, TSK rejime doğrudan el koymadan iktidara muhalif konumda bulunan grupları harekete geçirerek hükümeti işlev göremez duruma getirme yoluna gitmiştir.
27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül ordunun eylemsel olarak hükümete müdahalesiyle gerçekleşmiştir. 28 Şubat ise, TSK''nın silah gücünden ziyade medya vasıtasıyla toplumda meşruiyet kazanmaya çalışarak bu gibi kurumlardan destek almaya çalışan bir müdahale olmuştur." (Şeyma Çiftçi, 28 Şubat ve Sürecin Aktörlerinin Değerlendirilmesi) (Devam edeceğiz.)