AİHM Başkanı'nın anlamlı ziyareti
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano Türkiye'deydi. Bence bu ziyaret çok mühim. Türkiye halkı açısından çok mühim, iktidar açısından çok mühim. Çünkü Türkiye'de "adalet" çelişkisi var ve tartışmaların ayyuka çıktığı bir zamanda AİHM Başkanı Türkiye'yi ziyaret ediyor.
İktidar, "adalet" tartışılsaydı AİHM Başkanı Türkiye'ye gelir miydi? diye kendisine pay çıkarabilir. Halk ise "adalet"in tartışıldığı bir zamanda gelmişse sıkıntı büyük, AİHM Başkanı yerinde inceleme yapmak, iktidarın yüzüne yüzüne mesaj vermek istiyor, diye düşünebilir.
İki taraf için de gerçeklik payı var.
Gazeteciler sudan sebeplerle hapsediliyor, muhalif ekranlar karartılıyor. Birçok mahpusun dosyası AİHM'de ya görüşülmeyi bekliyor ya karara bağlanmış.
Mahkemeler AİHM'nin kararlarını hiç umursamadılar. Örnek: "Kızıl Milyarder" Osman Kavala. AİHM, hak ihlali olduğunu, siyasî sebeplerle tutuklandığını kararında yazdı.
Yazarımız Murat Ağırel mahpus. Gazetemizde yazılarını okuyorsunuz. Mahpushaneden gönderiyor. Aynı davadan Odatv Genel yayın Müdürü Barış Pehlivan ve muhabir Hülya Kılınç da tutuklu. Yarın mahkemeleri görülecek. Neymiş? Şehit MİT mensuplarını deşifre etmişlermiş. Şehidin köyünün muhtarı her şeyi ortaya döktüğünde, TBMM'de bunların hepsi açıklandığında kimse bir söz etmemişti. Gazeteciler tutuklandıktan nice zaman sonra, Libya'da şehit düşen MİT mensuplarının adını sanını anan milletvekili hakkında usûlen bir fezleke gönderdiler. Muhtar için ses seda yok. Olmamalı zaten.
Bu ay başında, Barış Pehlivan'ın tutukluluğuna itiraz edildi. İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, itirazı oy çokluğu ile reddetti. Mahkeme Başkanı karşı oy yazısında şöyle diyor:
"Sanığın üzerine atılı … suçun sanık lehine vasıf değiştirme ihtimali, tutuklukta geçirdiği süre, tutuklamanın bir tedbir oluşu ve bu aşamadan sonra tutuklamadan beklenen amacın adli kontrol tedbirleriyle de karşılanabilecek olması nedeniyle, sanık Barış Pehlivan'ın adli kontrol tedbirleri uygulanmak suretiyle tahliyesine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan…"
("Bu nasıl Türkçe!" demeyeceğim. Maalesef mahkemelerde Türkçe böyle.)
Bu insanlar adam katletmediler, tacizci değiller. Sadece ve sadece gazetecilik yaptılar. Daha önce açıklanmış bir hâdiseyi yazdılar. Hepsi bu. Mahkeme Başkanı, kanunları göz önüne almış ve vicdanının sesini dinlemiş.
Müyesser Yıldız, ülkesi için canını ortaya koyacak bir gazeteci. Sırf gazetecilik yaptığı için tutuklu.
Allah iktidarı şaşırtmasın. "Şaşırtırsa ne olur?" diye soracaksınız. Anadolu'da bir söz var. Ama burada yazamam. "Geri geri gider…" diyeyim yeter.
En çok tartışılan iktidarın mahkemeleri kontrol etmesi, istemedikleri bir kararda mahkeme üyelerinin sürülmesi...
Spano, bunları çok iyi biliyor. Daha birkaç ay öncesine kadar Türkiye'den gelmiş dosyalara bakan 2. Daire'nin başkanıydı.
AİHM Başkanı şu sözleri Türkiye'de söylüyor:
"İktidardaki kişiler mahkemeleri kontrol edemez. Kanunlar sadece halka değil; aynı zamanda gücü elinde bulunduranlara da her an uygulanabilmelidir. Kanunun üzerinde hiç kimse yoktur."
Spano bir "ön şart"tan bahsediyor:
"Devletlerin, mahkemenin otoritesine saygı göstermesi, yargıya duyulan güven ve daha geniş yorumuyla hukukun üstünlüğü için kaçınılmaz ön şarttır."
Spano, bu sözleri bilerek söyledi.
İktidar, ikazı not eder mi dersiniz?