'Ahmakça bir ceza' derlerse suç mu?!
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu''na "ahmak cezası" verilmesi, Saray kanadının korkusunu da gösteriyor.
Altılı Masa''da, Cumhurbaşkanlığı için üç isim geçiyor. Bildiğiniz gibi; Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. "Prof. Dr." titri olan iki ekran yüzü akademisyenin adları geçse de bir atraksiyonları yok. Altılı Masa''dan ışık da yanmadı.
Bu saatten sonra, hiç adı geçmeyen bir kişinin aday gösterilmesi de düşünülemez. Eğer adı sanı bilinmeyen biri aday gösterilse, halk "Bunlar ahmak mı?" derse kimse alınmamalı! Aday gösterilecek kişinin mutlaka kamuoyunun fikriyle, tavrıyla bildiği bir isim olması gerekiyor.
Daha önceki tecrübe de bunu gösteriyor. Ekmeleddin İhsanoğlu''nun aday gösterilmesi unutulmamalı.
Şu anda akılda olmayan bir şeyi hatırlatayım. 1985''te Rahşan Hanım''a, Demokratik Sol Parti''yi kurduran Bülent Ecevit, sonra genel başkanı olduğu partide en çok oyu 18 Nisan 1999 seçimlerinde almıştı: Yüzde 22,18. Önceki seçimde oyu ise 14.65''tü. Neredeyse iki katı. Abdullah Öcalan ne zaman Kenya''da yakalanıp Türkiye''ye getirilmişti? 2 Şubat 1999''da. Bülent Ecevit, o sıra azınlık hükûmetinin başbakanıydı. Halk Abdullah Öcalan''ı yakalattı diye Ecevit''in partisine oy vermişti. Haziran 1999''de İmralı''da A. Öcalan''ın duruşmaları sırasında şehit aileleriyle görüştüğümde hemen hepsi oylarını Ecevit''e verdiklerini söylemişlerdi. İlmî analizler de bunu gösteriyordu.
Oyu bize gelir diye HDP/PKK''ya göz kırpanlar varsa hatırlatayım. Hükûmet şu anda PKK''yla etkili bir mücadele yürütüyor. Halkın PKK''dan bezginliğini Saray alabildiğine kullanıyor.
Altılı Masa''nın da adayı açıklandıktan sonra seçimler yaklaşırken, PKK üzerine yeni ataklar bekleyebiliriz. Meselâ; Kandil''in tamamen bertaraf edilmesi, ABD''ye, Rusya''ya kafa tutup Suriye sınırımızın ötesinin PKK''dan tamamen temizlenmesi gibi...
Saray, ne olursa olsun netice almak istiyor. Netice alamazsa Türkiye''de köklü değişiklikler olacak; çok sancılı devreye gireceğiz. Saray, ister istemez, kanunî veya kanun dışı alternatifleri devreye sokacaktır. Bu kadarını yazayım.
Saray, şimdilik kanunî kılıf uydurarak yürüyor. Ekrem İmamoğlu''nu bertaraf ettiğini düşünüyor. Sıra Kemal Kılıçdaroğlu ve Mansur Yavaş''ta...
K. Kılıçdaroğlu''nu HDP/PKK üzerinden zayıflatmak istiyor. Basın yayın organları, Mardin konuşmasında E. İmamoğlu''nun mahkûm edilmesine dair konuşması üzerinde duruyor ama, o konuşmasında K. Kılıçdaroğlu da dilindeydi:
"Bay Kemal, 6 yaşındakini konuşuyorsun, bizim ciğerimiz yanıyor. O bir felaket ayrı bir konu. 10 yaşında, 11 yaşında, 12 yaşında, 13, 14 yaşında Kandil''e kaçırılan o yavrular için bugüne kadar bir kelime ettin mi? O terör örgütlerinin taciz ettiği o yavrularla ilgili bir cümle kullandın mı? Diyarbakır annelerini bir ziyaret ettin mi? Onlarla bir helalleştin mi? Ah cambaz ah ne diyor helalleşmeye geldik. Nereye? Eğer helalleşmeye gideceksen Diyarbakır''a git. Oradaki annelerle helalleş. Ama sen kiminle dirsek temasındasın HDP ile. HDP ne iş yapıyor? Kandil''le beraber iş tutuyor. Kandil''e karşı senin ciğerin yok ciğerin, bir laf edemezsin."
(PKK''da kadınların ne hâle geldiğini sanırım ilk yazan da biziz. Eski PKK''lılarla, çok önce yaptığım röportajlarda kızların hâlini dinlemiş, dehşet içinde kalmıştım.)
K. Kılıçdaroğlu aday olursa, farklı bir yol üzerinden yürüyecek ve ailesinin inanç meşrebini diline dolayacak. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
Geriye kaldı Mansur Yavaş. Yakında onu da dillerine/kalemlerine dolarlarsa hiç şaşırmayalım.
Saray''ı ancak halk dizginler. Örneği Saraçhane''de görüldü.
Halk varsa iktidar var.