Ah be Celal Şengör Hocam!

Ne güzeldir İstanbullu olmak…

İstanbul’a yakışır davranışlarda bulunmak…

Hele de ‘İstanbul Beyefendisi’ tanımlamasının bir parçası olmak.

Nasıl da arzu ediyorum öyle biri olmayı bir bilseniz.

*

16 yaşında İstanbul’a geldiğimde ne doğru dürüst konuşmayı…

Ne nezaketi…

Ne kibarlığı biliyordum.

Kendi hâlimde doğaldım…

Saftım…

Ve kötülük nedir bilmezdim.

*

Emin olun hâlâ öyleyim ve beni herkes kandırabilir.

*

Ve ben 1972’den bu yana İstanbul kazan ben kepçe, hep kendimi bulmak için aranıp durdum.

*

Eski İstanbul beyefendileriyle birlikte çalıştım.

Kimi zaman onların yanında tek bir sözcük dahi söylemeden hep onları dinledim.

Ağızlarından çıkan sözleri…

Beden dillerinin, jest ve mimiklerinin insanı, ne de hoş etkilediklerini, hatta konuşmanın bir sanat olduğunu fark ettim.

Ve o insanlar, benim rol modelim oldular…

*

Zaimoğlu Vapur Acenteliği sahibi Merhum Ömer Zaimoğlu

Vapur Donatanları Acenteleri Derneği’nin eski müdürlerinden ve dört yıl müdürüm olan Merhum Cavit Kaplan

Türkiye’nin ilk Prof. Kaptanı, Merhum Prof. Necmettin Akten Abim…

Ve Beyoğlu Akşam Ticaret Lisesi’nin efsane müdürü, hakeza tam anlamıyla bir İstanbul Beyefendisi, Müdürüm Merhum Fahri Türker Hocam ve benzerleri gibi mümtaz şahsiyetlerden ben, feyz aldım.

*

Demem şu ki Sayın Hocam, yıllardır sizin basındaki demeçlerinize…

Konuşmalarınıza…

Diyaloglarınıza bakıyorum da sizde hep bir büyüklenme…

Karşınızdakileri cahillikle suçlama…

Ve aşağılama gibi bir yaklaşımınız var.

*

Sayın Hocam,

İnsanları aşağılayarak…

Onlara hakaret ederek, onları eğitebileceğinizi asla zannetmiyorum. O nedenle yaklaşımınız yanlış bence.

Geçenlerde Ankara’da yaptığınız o konferansınıza katılan ve siz konuşurken, telefonuyla konuşan izleyicinize sarf ettiğiniz sözleri doğrusu şaşkınlıkla ve üzüntüyle okudum.

*

Ne diyorsunuz telefonla konuşan kişiye?

“Ahır mı burası, ülkemizin kültür seviyesini gösteriyorsun.

Ahırda kişneyen attan farkı yok.

Atatürk, bu katırları adam etmek için uğraştı, 57 yaşında gitti adam.

Sırf şunu yapayım diye:

‘İnsan’ seviyesine gelsinler diye.” diyorsunuz.

*

Ne diyeyim sahiden de ayıba, ayıpla karşılık vermişsiniz.

Pes doğrusu!

*

İki de bir konuşmanızın arasına ‘Atatürk’ü karıştırmasanız’ diyorum.

Çünkü bu ülkenin kurucusu da zamanında sizin gibi davranmış olsaydı, bugün ne Atatürk, Atatürk ne de Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti olurdu, bilmem bunu hiç düşündünüz mü?

*

Döneminin okuma yazma bilmeyen…

Savaş yorgunu…

Fakir…

Sahipsiz…

Umutsuz…

Ve dahi cahil insanlarına nasıl sahip çıkmış ve onlara umut olmuşsa, siz de bugün size karşı bilerek ya da bilmeyerek nezaketsizlik yapan insanlara, -ki size yapılan elbette nezaketsizliktir- daha farklı ifadelerle de o insanı dışlamayıp, kazanmış bile olurdunuz.

Bence!..

*

Atatürk her konuda zoru seçerken, siz kolayı seçmişsiniz hocam.

Olmadı, hiç olmadı!

Bir insan durup dururken, ‘İnsan’ seviyesine gelmiyor ve bunu da en iyi siz biliyorsunuzdur.

*

Ah be Celal Şengör Hocam,

Biliyor musunuz, ne güzeldir İstanbullu olmak, İstanbulluya yakışır davranışta bulunmak…

Yazarın Diğer Yazıları