Ağar'a suskun kalanlar

15 Kasım 2012’de şunları yazmıştım:
“Mehmet Ağar’a bir şeyler olmuş. (...) Şu sözü nasıl sarf ettiğini doğrusu anlayamadım:
‘Böyle gitmez. BDP bir ucundan, MHP bir ucundan ayrıştırmak istiyor milleti.’ (Yeni Şafak’tan Veyis Ateş’in röportajı.)
Haberfedai sitesi en uygun başlığı atmış: Mehmet Ağar’dan AKP ağzı.
Röportajın bütününde ‘PKK ağzı’nı bile görebilirsiniz.
Ağar’ın kodlarını en iyi okuyacak iki isim şimdi MHP milletvekili. Meral Akşener ve Celal Adan. DYP’de uzun yıllar Mehmet Ağar’la dayanışma içindeydiler; halef-selef oldular. ‘Dönüşüm’ün şifrelerini ancak Akşener ve Adan izah edebilir. Bana gönderirlerse yayınlarım ve halkımız gerçekleri öğrenir. Eğer göndermezlerse biz izah ederiz. Alınmaca yok!
Mehmet Ağar’a, ‘gaib’den sesler gelmiş olmalı ki, MHP’nin de milleti bir ucundan ayrıştırmak istediğini söylüyor. Ne yapmış MHP? Ağar’dan da, bu millet adına cevap bekliyorum!

***


Meral Akşener ve “dostumuz” Celal Adan bir cevap göndermediler. Mehmet Ağar’a bu yazım ulaştı mı, bilmiyorum. Onun da bir açıklaması elime geçmedi.
MHP yönetimi, kimden gelirse gelsin, tek bir satır dahi yazılsa, hele söyleyen siyasetçiyse, üstelik eski ülkücülerle aynı çatı altında bulunmuşsa, karşılığını vermek, izahını istemek zorundadır.
Hep partinin ataletinden şikâyet ettik. Ben, bir gazeteci olarak, halkımın hislerini, tespitlerini herkesle paylaşmak zorundayım. Gazeteciliğin anlamı budur. Parti yönetimi ise, bizim “his” ve “tespit” tercümanlığımızı bir başka yorumluyor, “mim” koyuyor. Gereksiz alınganlık. Bu alınganlık “dar alan particiliği”dir. Milletvekilleri de bundan etkileniyor, telefonlarımıza bile çıkmaktan imtina ediyorlar. Zarar partiyedir, dolayısıyla halkadır. Halk, partinin hissiyatından, “dışarıdan” bir gazeteci vasıtasıyla haberdar olmaz; “dışarıdan” gazetecilerin yazdıkları çok zaman “kuşku” uyandırır. “İçeri”yi iyi tanıyan ve “Genel Merkez”in eksikliklerini, yükümlülüklerini hatırlatan “muzır” değil, “makbul” görülmelidir.
Politikacı gazetecinin kalemini ensesinde hissetmelidir! Hele bu gazeteci fikriyatını, hissiyatını yakından bildiği gazeteci, yazar ise her bir “dürtü”, her bir “ikaz”ın onun için bir “silkeleme”, bir “hatırlatma” olduğunu bilmelidir.
Ataletin, tembelliğin, hareketsizliğin halkımızı nasıl çileden çıkardığını 4 Kasım 2012 günü büyük kongrede hepimiz gördük. On binlerce insan “Genel Merkez”i “ikaz” için Ankara’ya akmıştı. Halkın “ikaz”ını okuyamayanlar, Türk milletine kaybettirirler ve bunun vebalini asla taşıyamazlar.

***


Meral Akşener’in, bulunduğu yer itibariyle, parti içi meselelerde suskun kalması makul. Taze MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, Mehmet Ağar’la daha fazla içli dışlı idi ve DYP’yi birlikte yönetmişlerdi. Ağar’ın MHP’yi töhmet altında bırakan sözüne karşı mutlaka bir cevabı vardır. Suskunluğun MHP’lileri önemsememek anlamına geleceğini söylemeye gerek var mı?

Yazarın Diğer Yazıları