Acıma ama dinle!
Ak Parti'nin genel başkanlığı için gün sayan R. T. Erdoğan, "Acırsanız acınacak hâle gelirsiniz." diyor. Bu sözü yeni değil; Fethullahçıları kastederek, Ocak 2014'ten beri söylüyor.
Yeni rejimin temeli, hileli deseler de, resmî olarak atıldı. Bütün yetkiler "Tek Adam"da toplanıyor. Bu söz emir telakki edilmiştir!
R. T. Erdoğan'ın sözü aslında yerinde. Darbeye katılanların ifadelerini okuduğunuzda, bir ikisi dışında, yaptıklarını kabullenen yok. Hepsi masum, hepsi emri uygulamış, darbeden haberleri yokmuş! Maddî deliller sıralanmasa, ifadelere inanacağız! İçimizde bir acıma hissi kabaracak!
Hepimiz mutabıkız... Halkına silâh çekenden, devleti yıkmaya kalkandan hesap sorulsun!
Zaaf gösterirseniz tepenize çökerler manasına "Acımayın!" diyen de, "At izi it izine karşıtı." diyen de, Fethullahçılarla mücadeleyi varlık sebebi gören R. T. Erdoğan'dır.
Şirazlı Sa'dî'nin (Öl. 1292) "Hükümdarlara Öğütler"inden (Bilge Kültür Sanat Yayınları) birkaç defa bahsettim. İlim sahipleri, devleti yönetenlere sınırlar çizmişler ve nasıl bir yönetici olmaları gerektiğini çekinmeden söylemişlerdir. Ama eskilerin hiçbiri, "Hükümdara itaat etmek farzdır!" türü bir laf etmemiştir. Bizde, Hayrettin Karaman adlı "Prof. Dr." titri taşıyan biri çıkmış, "Tek Adam'a rey vermek farzdır!" mealinde fetvaya imza atabilmiştir! Anlı şanlı kaç "âlim", "Hoca sen ne diyon ya! Bu şartın şirktir!" demiştir?!
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez "ilâhlaştırmalar" karşısında susuyorsa, bilin ki, tuz kokmuştur. İslâm kapanın elinde kalıyor; her yer din sapkınlarıyla doluyor, demektir.
Yunus Emre, yüzyıllar öncesinden H. Karaman, M. Görmez ve gibilerine sesleniyor: "Sen fakîhsün ben fakîr sana tanumuz yokdur / İlmün var amelün yok hâ günâha batarsın!"
Başından beri yazdım. Bir devlet, insanını ezemez, aç bırakamaz, suçsuz yere hapse atamaz, kin güdemez. Sa'dî-i Şirazî hükümdara "Mazluma ilişme, onu koru!" demiştir:
"Hükümdar işlediği suçtan dolayı cezalandırılıp yok edilmesi gereken kişinin kanını döktükten sonra çoluk çocuğunu ve ailesini bakımsız bırakmamalı." (s. 100)
Bizde, önce iş birliği yap, herkese şimdi düşman bellediğini iyi göster, övgüde sınır tanıma; insanlar meyletsinler, bir şeyleri bölüşemeyince, kanlı bıçaklı ol! Sonra dön, menfurlara selâm verenini, kapısından geçenini gök ekin biçer gibi biç! Ama biçerken senin içindekilere dokunma... Dokunduklarını da salıver! Hangi hakkaniyetten bahsedebilirsiniz! Sa'dî, bugünü görmüş sanki: "Ülke hükümdarlarının en büyük zaafı, küçük düşmanına görmezden gelmesi, dostuna da güçlenip yetkileri eline geçirdiğinde düşmanlık yapacak makamlar vermesidir." (s. 107).
Yüzbinlerce insanın mağduriyetinden bahsediliyor. Yazıktır, günahtır... Mini mini sâbilerin ahını almayın!
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, palazlandırdığınız Fethullahçıların darbesini yedi, nahak yere hapis yattı. O dahi, "Vurun, öldürün! Çoluğunu çocuğunu aç bırakın!" demiyor; "Mücadele hukuk zemininden kaydı..." diyor.
Eğer siz Müslümansanız kinle değil, adaletle hareket edersiniz!