AB ile yollar ne zaman ayrıldı?
Pazar günkü yazıda Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından Türkiye hakkında verilen rapor üzerine Dışişleri Bakanı ve Adalet Bakanı tarafından verilen tepkileri konuştuk.
Onlar karara kızmış ve yok hükmünde bulduklarını söylemişlerdi.
Yani, AP kararları Avrupa Birliği (AB) açısından bağlayıcı değil, dolayısıyla önlemi de yok, iması yapmışlardı. Bu açıdan, AP’ye tepkili olsalar da AB’ye karşı bir tepkileri yoktu.
Ancak kararın bağlayıcı olmamasının onu önemsiz yapmadığını, AB açısından da uluslararası diğer kuruluşlar açısından önemi olduğunu belirtmiştik.
Bugün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da konuşacak olan (bu yazıyı okuduğunuz saatlerde konuşmuş da olabilir) Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Bakanlarından daha sert bir çıkış yaptı ve AB ile yolları ayırmaktan bahsetti:
“Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz.”
AB’den kopuş
Türkiye, AB yolundan zaten uzun süredir ayrılmış durumda. Bugün herhalde hiç kimse yakın bir gelecekte Türkiye’nin AB üyesi olacağına inanmıyordur.
Peki, 2004’te üye olabilir gözüyle bakılan Türkiye, AB yolundan gerçekte ne zaman ayrıldı?
Kopenhag kriterlerinden günden güne uzaklaştığında…
Yaşanan her insan hakkı ihlalinde uzaklaşıldı AB rotasından.
Her düşünce hürriyeti ihlalinde, her gazeteci tutuklandığında, her engellenen gösteri yürüyüşüyle ihlal edilen toplantı ve gösteri hürriyetinde ayrıldı yollarımız.
Temel hak ve hürriyetlerdeki her gerileme, bizi de geriye götürdü AB yolunda.
Liberal demokrasinin liberal ilkelerinden uzaklaşılıp, demokrasi sandığa indirgendiğinde ayrılındı AB yolundan.
Liyakatsizlik normalleştiğinde, kurumlar saflaştığında, yargı taraf olduğunda ayrıldı yollar.
Ekonomide rasyonellikten uzak, inatla sürdürülen politikalarla açılan yaralar sonucu AB ile aramıza dağlar, köprüler, bariyerler girdi.
Şimdi, bir sözle, bir kararla olmaz AB yolundan ayrılmak, biz o yoldan ağır ağır çıktık zaten.
Söylemler ve gerçekler
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz” vb.. cümleleri senelerdir kuruyor. Senelerdir Batı ülkelerine ve kurumlarına karşı, içeride verdiği röportajlarda sert çıkıyor.
Bu söylemler, onun seçmenini konsolide etmesinin en önemli aracı.
Meşhur “Eyy” ile başlayan cümleleri gibi.
Kendi seçmeninin, “Reis nasıl da ağızlarının payını verdi”, “Erdoğan da ne kadar cesur”, “Ooo Batı’ya nasıl da kafa tuttu” diye düşünmesini sağlayarak, güçlü lider imajını -iç siyasette- pekiştirmiş oluyor.
Bu açıdan, Türkiye’nin AB ile yollarını ayıran, Erdoğan’ın ayrılmaya yönelik kararı değil; Türkiye’yi liberal demokrasinin temel ilkelerinden ve hukukun üstünlüğünden de ayıran verdiği diğer kararlarıdır.