5 saat 15 dakika
Muhalefetin gündeminde, ekonomisi, siyaseti, siyasal sistemi ve temel çıkış yolları ile ülke var. Milletin kendisi ve dertleri var. Bunun için "beş benzemez" olarak anılsalar da bir araya geldiler. Tam 5 saat 15 dakika Türkiye''yi konuştular.
İktidarın gündeminde ne var?
LGBTİ var.
Başka?
Neden sonuç ilişkisini ters kurarak batırdıkları ekonomiyi kurtarmak için halkın cebine uzanacak formül arayışları var. Yastık altındaki altınlara ulaşmanın yollarını arıyorlar.
Bir de tutar mı tutmaz mı bilemiyoruz, temel gıda ürünlerindeki KDV''nin yüzde 8''den yüzde bire indirilmesi var.
Bir bütün olarak Türkiye, maalesef iktidar eliyle hastalıklı hale getirildi. Ülkemizin ağrımayan mafsalı, organı, kısmı, bölümü kalmadı. Bütün bünyenin -tabir yerinde ise- vidalarını gevşettiler.
Türkiye''yi hasta eden en büyük sebeplerin başında bizzat iktidarın kendisi gelmektedir. Çünkü iktidar, olağan siyaset yolları, olağan konuşma ve söylem biçimleri, olağan siyasi rekabet şekilleri yerine tüm zamanını politik düşmanlık üzerine kurdu. Böylece siyasal alan, bir çeşit zıtlaşma ve çatışma alanına döndü.
Bu bunalım ve çatışma siyaseti, sonunda tüm ülkenin başına çorap ördü. Sadece ekonomi değil, eğitim, spor, kültür, sanat, adliye, hukuk, vb. kurumlar, olması gerektiği gibi çalışmıyor.
Tüm alanlarda yaşanan bu tersine gidiş, laçkalaşma, sonunda siyasal sistem krizine dönüştü. Partili Cumhurbaşkanlığı siyasal sisteminin despotlaşan gücü içinde vücut buldu. Böylece Türkiye, hem dünya ölçeğinde, hem de kendi içinde geriye gitti.
İşte bu kötümser ortamda 6 siyasi partinin yuvarlak masa etrafında bir araya gelip Türkiye''yi konuşmaları, bir umut ışığı olarak kendini göstermektedir. Bu sebeple "beş benzemez" denilerek adeta küçümsenen ve/veya en küçük bir anlaşmazlıkta dağılacağı varsayılan partilerin, tam tersine, tarih önünde ülke gerçeği bağlamında buluşmaları, Türk siyasetinin yarattığı, apaçık, görünür, ete kemiğe bürünmüş, sahici bir işlevsel gerçeklik olarak karşımıza çıktı.
-Bu açıdan bakıldığında, bu toplantı, kesinlikle bir dönüm noktasının karar vericileri olarak tarihe not düşmüştür..
-Bu yolla ülkenin kaderine sahip çıkmışlardır.
-Toplumun yalnızlık duygusuna kapılmasına izin vermemişlerdir.
-İktidarın çatışmacı, düşmanlık üzerinden yürüttüğü siyaseti tersine çevirmişlerdir.
-Siyasetin çoğulcu yapısını, ülke gerçeği söz konusu olduğunda ortak problem alanı görerek, çözme iradesi göstermişlerdir.
-Ve hepsinden önemlisi, Türkiye''nin bir hukuk devleti olması, evrensel ölçütlerde bir yönetim ve devlet olma kalitesine ulaşma bağlamında millî bir ortak zemin, ortak payda, ortak siyasal alan oluşturma bağlamında hemfikir olduklarını göstermiştir.
-Topluma, her bir partinin siyasal program ve ideolojik zemini farklı olsa da, söz konusu halkın refah ve mutluluğu, ülkenin menfaat ve çıkarları olduğunda, herkesin elini taşın altına sokacağının örneğini yaparak, yaşayarak göstermiştir.
İktidar medyası, bu tarihsel gerçekliği görmedi. Okuyucularına, dinleyicilerine ve seyircilerine göstermedi. Böylece;
-Siyaseti rekabet değil, düşmanlık olarak gördüklerini doğruladılar.
-Demokrasinin eşit propaganda, eşit siyasal haklar ilkesini çiğnediler. Böylece, siyasal tercih yönlendirmesi yaptılar. Bu da onların demokrasiyi içselleştiremediklerinin apaçık göstergesidir.
-Millet İttifakı''ndan korktular.
-Basın ahlak ilkelerine uymadıklarını bir kere daha tescillediler.
-Hepsinden önemlisi art niyet üzere yürüdükleri ortaya çıkmış oldu.
-En mühimi de tarihe not düştüler. Yarın bir gün her söylediğimizi doğrulayacak elimizde yüzlerce belge var artık.