5. parti şart...

Olmalı... Seçimden sonra mutlaka bir 5. parti Meclis'te olmalı. Yoksa Türkiye'nin içine kapandığı siyasal döngü, fasit daire, en sonunda bir girdap yaratacak ve ister hoşlanın ister hoşlanmayın pek çok şeyi yutacak... Sandığa gidiyoruz, geliyoruz çözüm yok farz edelim. Bir daha gidiyoruz ve yine geliyoruz..

Ne oluyor?

Aynı!

Allah korusun... Bir üçüncü seçim daha peşine gelebilir yorumunu yapanlar bile var. Yoo, işte buna mevcut siyasal sistem dayanamaz. Halk da dayanamaz.

Bir kronikleşme, seçmen tabanında milim kımıldamayan bir sabitleşme yaşanır ve kaç kere seçim yaparsan yap aşağı yukarı hep aynı sonuçlar çıkarsa düşünün bir kere durum ne olur? Bu sebepledir ki sistem kendi çözümünü doğurmalıdır.

Elbette sancılı olan yer neresiyse doğum da orada olacaktır.

Siyasal sistemin sancılandığı yer AKP'dir. İşlerin yolunda gitmediği, olağan durum yerine sembolik durumun yaşandığı saha orasıdır.

Bak AKP'ye taşlar yerinde mi?

Hayır!

Cumhurbaşkanının siyasal rolleriyle başbakanın ve dolayısı ile AKP genel başkanının rolleri olması gerektiği biçimde değil. Olmaması gerektiği şekilde. Bir rol karmaşası var.

Son gelinen noktaya bakın... Kaçıncı kere aynı yerin açılışını yapıyorlar. Cumhurbaşkanı, başbakan gibi konuşuyor ve aktif siyaseti yönetiyor. AKP'nin yaşadığı rol karmaşası, sistem kilitlenmesi, olağandışı durum, parti iktidarda olduğu için bütün hepimizi de etkiliyor.

Bu duruma kim son verecek?

Parti içi demokrasi...

Seçimden sonra AKP, kendi içinden siyasal bir dinamik yaratarak mecliste 5. partiyi oluşturabilir ve olağandışı duruma son verebilir... Elbette sonuçların doğuracağı bir koalisyon süreci ve ortaya çıkacak bir iktidar bu beklentiyi durdurabilir.

Bekleyeceğiz...

Ancak burada bir küçük sorun daha var. Türkiye'de öteden beri sürüp gelen siyaset biçimi, geleneksel bir kurumsallaşmayı çökertti. Bu kurum orta sınıfı temsil eden merkez sağdır.

Evet, Türkiye'nin bir 5. partiye ihtiyacı var, fakat bu kimlik olarak orta sınıfın partisi olmalıdır. İdeolojisi rejim karşıtlığından beslenen, demokrasiyi ve cumhuriyeti bütünüyle içine sindirememiş kimselerden değil. Bir çeşit yeni Demirel profili...

Bu durumda AKP zaman içinde büsbütün eriyip gidecektir. Ve tarih onu bütün çelişkileriyle Türkiye'nin kayıp yılları olarak hatırlayacaktır.

Tayyip Erdoğan dönemi, Türkiye'nin içte ve dışta çelişkiler dönemidir. Ekonomide Türkiye'nin millî kazanımlarını yabancılara satıp savma dönemidir.

İşte yeni seçime az bir zaman kaldı. Türkiye'yi tam 13 yıl yönettiler. Seçim beyannamelerine bakın. Vaatleri gözden geçirin, alt alta yazın ve bakın.

Ne var?

Para!..

Evet, sıcak para vaadi. İşçiye, memura, emekliye bol bol para vaadi.

İş, aş, ekmek getirecek bir yatırım vaadi var mı? Yok.

Türkiye'nin önünü açacak, bölgesinin kalkınmış büyük Türkiye'si yapacak dev bir sanayi, işletme, projesi var mı? O da yok. Sadece nasıl para dağıtacaklarını anlatıyorlar. Gerçi bütün partiler öyle ama biri çıkıp da demiyor ki; "Arkadaş memlekette işsizlik var ve benim ülkem kalkınmak zorunda. Ben tıpkı Çin gibi kopyayla da olsa bir sanayi ülkesine dönüştüreceğim ülkeyi. Oyunuzu bana verin" demiyor.

İşte bunun için bile atılımcı bir zihniyete ihtiyacımız var. Halihazırdaki siyasetçileri aşan, milliyetçi, demokrat merkez sağ lazım. Ne dersiniz başarabilir mi Türkiye?

Yazarın Diğer Yazıları