3Y ile mücadelenin neresindeyiz?
Ak Parti, 3Y ile mücadeleyi öne çıkardı ve iktidar oldu. 3Y; "yolsuzluk", "yoksulluk" ve "yasaklar"la mücadelenin adıdır. "İslâmcı" kesimin oyu belli. Daha önce Erbakan'ın kurduğu partilerin içinde Refah Partisi en fazla oyu aldı (yüzde 21,4). Ak Parti, kuruluşunun ertesi yılı yüzde 34 oya ulaşarak iktidar oldu.
R. T. Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına geçmesinden sonra parti başkanlığına getirilen ve başbakan yapılan A. Davutoğlu döneminde yüzde 49'u buldu.(A. Davutoğlu partinin başına geçti, oy yükseldi değil. Haziran 2015'te, R. T. Erdoğan, Anayasa'ya göre "tarafsız Cumhurbaşkanı" olduğu hâlde -daha "Tek Adam Rejimi"ne geçilmemişti-, yüzde 41 oy aldı ve tek başına iktidar olamadı. Koalisyon için zemin yoklandı ama isteksizce. Halk tek parti iktidarından yanaydı. 4,5 ay sonra kasımda seçime gidildiğinde Ak Parti istediğini elde etti. O sürede "tarafsız cumhurbaşkanı" hemen hiç seçim çalışmaları yapmamıştı.
Ara ara tarihi hatırlatmakta fayda var. Unutkan olursak önümüzü göremeyiz.
Ak Parti'nin adında "adalet" ve "kalkınma" var. Adı öyle veya böyle... Partiler, halkı memnun etmek için faaliyet gösterir. Halkın istediği önce "adalet", sonra "kalkınma"dır. Adaleti tesis edemeyen hiçbir yönetim ülkeyi kalkındıramaz ve halkı memnun edemez. Er veya geç tökezler.
Ak Parti'nin öne çıkardığı 3Y'de "adalet" de "kalkınma" da mündemiçtir.
Erdoğan, en son ne zaman 3Y ile mücadeleden bahsetmişti? Baktım, 2015 yılı görünüyor. Hatta o tarihte bir konuşmasında "yolsuzluk" kelimesini telaffuz edemedi; "yoksulluk"u tekrarladı.
Yolsuzlukların en çok tartışıldığı zamandı. İnsanlarımız, dil sürçmesi olduğu hâlde, bu takılmaya bir mim koydu.
Bal tutan parmağını yalıyor ama Ak Parti'de bal tutan parmağı fazla yalandığı ve artık midenin bile almadığı söylentileri ayyuka çıktı. Zamanında karşı karşıya geldiği Cemaat, ne toplamışsa yayınlamıştı. İçine kendileri ne kadar müdahil oldu, ne kadarı "tezgâh"tı bilmiyorum ama ne olursa olsun, buyurun araştırın, soruşturun, bir şey bulabilirseniz, bıyığımı keserim, sakalımı yolarım gibi ifadeler kullanabilmeliydi insan.
Bizim Yeniçağ'ın yazarı Murat Ağırel niçin tutuklu? Sanmayın ki, şehit düşen MİT elemanlarını deşifre etti. Yok öyle bir şey! Murat çıktı ekranlara, Sayıştay raporlarındaki "açıklar"ı bir bir saydı. Ayrıca kimlerle nasıl iş tutulduğunu Sarmal kitabında yazdı.
Hani nerede yasaklarla mücadele? Murat içeride, diğer gazeteciler içeride...
"Yoksulluk"u geçiyorum. Fakirlik sınırının 8 bin lira olduğu bir zamanda bahsedemeyiz.
Kemal Kılıçdaroğlu, rüşvet alanların gözetildiğini, CHP'nin hemen her grup toplantısında "rüşvet"i bizzat telaffuz ederek söyledi. "Rüşvet"le ilişkili gördüklerinin adlarını da verdi. Ne adları verilenler ne de onları tayin eden bir şey söyledi. Mahkemeye de gitmediler. Çok şaşırdım.
Kılıçdaroğlu, önceki gün, Cumhuriyet gazetesinde çıkan mülâkatında, "Yukarıdaki"nin ve ailesinin milyarlarının yurt dışında olduğu iddiasında bulundu. Bu çok ama çok önemli bir iddia. Belge çıkar mı? Bilemiyorum. "Yukarı"nın avukatı aynı gün 2 milyonluk manevî tazminat davası açtı.
Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik ise, "Kılıçdaroğlu'nun doğru söylediğini yine ispatlayacağız! Hodri Meydan! Var mı cesaretiniz!" dedi.
"Yine ispat"ın nasıl olacağını göreceğiz.