28 Şubat kimi büyüttü?
28 Şubat'ın üzerinden 22 yıl geçti. "28 Şubat" deyince, ciltler dolusu kitap yazılır. Yazıldı da. "Postmodern darbe" diye bir şey uydurdular. ("Modern sonrası" veya "modern ötesi" gibi bir anlama geliyor. Bunu uyduran da posbıyıklı bir gazeteciydi. Yurt dışında şimdi.) 28 Şubat açık açık darbe! Silâh kullanılmadığı için ben "örtülü darbe" diyorum.
28 Şubat despotluğu Recep Tayyip Erdoğan'ı ortaya çıkarmıştır. Bugünden düne baktığımızda başka bir şey söyleyemeyiz.
28 Şubat'ta hususiyetle başörtülülere zulmü öne çıkarıyorlar. Şimdi neyin üzerine geliniyor? Bir Ak Partili "Tersinden 28 Şubat!" demedi mi?!
Ta 2002'de, "Erdoğan'ı kim büyüttü?" diye sormuşuz... Başında olduğum haftalık Türkhaber gazetesinin kapak fotoğrafı R. T. Erdoğan. Altında bu soru yazılı. Gazete 29 Nisan 2002 tarihli ve daha üçüncü sayıdayız.
Kapakta yan anonslarda "Bozkırın haykıran şairi Muhtar Şahanov" başlığı var. Mustafa Armağan'la yaptığımız röportajı vermişiz. Sonra D. Ahsen Batur'un "Türkistan'ın Kara Günleri" dizisini anons ediyoruz... Altında merhum Durmuş Hocaoğlu'nun "Filistin Dersleri II: Araplara Dâir" başlıklı köşe yazısı. Sonra bir röportaj anonsu: "Gazeteci Umur Talu: Eleştiri gücü öz eleştiriden geçer"... Ve son olarak merhum Mehmet Gül'ün köşe yazısının anonsu: "Kim affediyor?". Mehmet Gül, o sıra milletvekili. Zamanındaki af tartışmalarına ışık tutuyor. (Mart ayındayız. Mehmet Gül'ün vefatının 11. yılı. Yine af tartışılıyor. Bu yazısını ele alacağız.)
Gazetenin münderecatı dolu... Bildiğiniz birçok insan yazıyor ve çok insanla yaptığımız mülakatı veriyoruz. Bir mülakat da Taha Akyol'la. Hürriyet'ten ayrılmak zorunda kaldı. Artık Karar'da yazıyor. Gazetenin ilk sayısında Bülent Ecevit'in kurduğu koalisyon hükûmetinin Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu "Bana oy vermeyen sisteme karşı gelmiştir." demişti. Üç muhabirimiz vardı: Emine, Ayşe ve Semra... (Üçü de şimdi belli yerdeler. Emine'nin adı sık duyulur. Kendilerinden izin almadığım için soyadlarını yazmayacağım.) Emine'yi Taha Bey'e gönderdiğimi hatırlıyorum. "Bostancıoğlu neyi kastediyor?" sorumuza karşı Taha Bey "Herhâlde bu konuşmayı psikolojik savunma amaçlı yapmıştır." demişti. Bugün de, kendilerine oy vermeyenleri "Bekamıza kastınız var!" diye suçlamıyorlar mı?!
Ardından gelen soru "28 Şubat"ın ana ekseni. Bugünün tersi:
-Laiklikten asla taviz vermeyeceğini söylüyor Bostancıoğlu, sizce laikliği bir kalkan olarak mı kullanıyor?
-Evet ben öyle düşünüyorum. Laiklik çok geniş felsefik ve sosyolojik boyutları, değişik modelleri olan bir yapıdır. Kendisinin laikliği nasıl algıladığını bilmiyorum. Ama bu kavramı kalkan olarak kullandığı kesin.
Bir sorumuz eğitim üzerine. Bu da bugünün tam tersi:
-Siz yazınızda Millî Eğitim Bakanlığı'nın oligarşik bir azınlığa dönüştüğünü söylüyorsunuz, bu oligarşik azınlığın uzun vadede eğitim alanındaki sonuçları neler olur?
-Önemli bir 'kültürsüzleşme' yaşanacak. Bakan Bostancıoğlu edebiyatçı yahut tarihçi biri değil ama bu konuda ahkâm kesiyor.
Yarın, "Erdoğan'ı kim büyüttü?" sorusunun cevabını arayacağız.
R. T. Erdoğan'ın 1992 Rize konuşması var ve Nazlı Ilıcak'ın R. E. Erdoğan'ı savunması var...