2021, Lira için çok zor geçecek!
Merkez Bankası dün merakla beklenen faiz kararını verdi. Buna göre "Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 10,25'ten yüzde 15'e yükseltti." Ayrıca, "Tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına karar verildi."
Merkez Bankası'nın bu kararlarının kur ve ekonomiye olacak etkilerini maddeler halinde değerlendirelim:
1- Faizlerin ekonomik gerçekliğe uygun hale getirilmesi olumlu bir adım olmuştur. Talimatla enflasyonun altına inen faizler ne yazık ki 100 milyar dolardan fazla rezervin heba edilmesini doğurmuştur. Ancak dün bu yanlıştan dönülmüştür. Elbette ki faiz artışı sonuçta kötüdür ancak üretim ve verimliliği artıramayan devletler kaçınılmaz olarak faizleri yükseltmek zorunda kalırlar.
Faiz artışı kurun geçici kontrolünü sağlasa da uzun vadede yapısal reformlar olmadıkça kurda artışlar devam edecektir. Ayrıca an itibari ile %17 civarındaki ticari kredi faiz oranı ile ülkede yatırımlar nasıl artacaktır? İşsizlik nasıl düşecektir?
2- Kararda faiz artışı denilse de fiili durumda ortalama faiz düzeylerinin 15'de olduğunu düşünürsek işe yarayan nokta tüm fonlamanın artık politika faizi düzeyinden yapılarak sadeleşmenin gelmesi olmuştur.
3- Merkez tarafından yapılan basın duyurusunda kullanılan "Türk lirasındaki değer kaybının gecikmeli etkileri, uluslararası gıda fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki bozulma enflasyon görünümünü olumsuz etkilemektedir. Kasım ayına ilişkin takip edilen veriler, enflasyonda yakın dönemdeki döviz kuru oynaklığı kaynaklı bir yükselişe işaret etmekle…" ifadesinden de anlaşılacağı üzere önümüzdeki dönemde kur artışına bağlı enflasyon görülecektir. Önceki yazılarımızda da işaret ettiğimiz bu konunun Merkez Bankası tarafından da doğrulandığı ortaya çıkmıştır.
Bunun doğal sonucu olarak Lira değer kaybedecek, dolara olan talep artarak kurların kalıcı olarak düşmesi mümkün olmayacaktır. Ayrıca Türk halkının yaşayacağı refah kaybı daha da belirgin olacaktır.
4- Yine basın duyurusunda yer alan "…Salgın döneminde sağlanan güçlü kredi ivmesinin gecikmeli etkileriyle artan iç talep, ithalat kanalıyla cari işlemler dengesini olumsuz etkilemektedir." İfadesinde ise dışa bağlı imalatın çarkları döndükçe ithalata bağlı olarak kurların arttığı itirafı yapılmıştır. O zaman bu sistem mevcutken kurda kalıcı düşüş beklemek mümkün olabilir mi?
2021 yılı Lira için oldukça zorlu geçecek. Sadece yukarıda belirttiğimiz ekonomik sıkıntılar değil, ABD'nin yeni başkanı Biden ile an itibari ile buzdolabında bekleyen CAATSA yaptırımları ve New York Güney Mahkemesi'ndeki bir kamu bankamıza ilişkin dava da ısıtılıp önümüze gelecektir.
Ayrıca Türkiye'nin 134 milyar dolarlık kısa vadeli borcu mevcutken, rezervlerin de eksi olduğunu hatırlarsak işlerin sanıldığı gibi kolay olmayacağı anlaşılmaktadır.
Bütün bu sorunlar aşılır mı? Evet aşılabilir ama kuvvetli bir siyasi irade ile…