1930’larda Yahudiliğe bakış

Bu hafta da Mustafa Nermi üzerinde duracağız. Geçen hafta vermiştim. “Mustafa Nermi Hayat Hikâyesi-Seçilmiş Yazıları” (Derleyen: Rıfat N. Bali, katkı: İ. Arda Odabaşı, Libra Yayınları, 616 s.).

Şunu demiştim: Yahudilik ve Türkçecilik üzerinde yazdıklarını ele alacağız.

Önce İ. Arda Odabaşı’nın kaleminden Mustafa Nermi’yi tanıyalım:

Mustafa Nermi, 2 Kasım 1890'da Köprülü kasabasında (Bugün Kuzey Makedonya toprakları dâhilinde bulunan Veles'de) doğar.

Mustafa Nermi rüştiye (orta) tahsilini Selanik'teki Selimiye Mektebi'nde, idadî (lise) tahsilini Üsküp'te tamamlar, 1908’de II. Meşrutiyet’in ilânından sonra Selanik’e gelerek Hukuk Mektebi'ne girer. Diğer taraftan Selanik İttihat ve Terakki Mektebi’nde ders verir, ders kitapları hazırlar. Enis Avni’nin (Aka Gündüz’ün) yönettiği Kadın dergisinde çalışır. Tenvir-i Efkâr ve Genç Kalemler’de yazar. Çevresi İttihatçıdır. Selanik Sosyalist İşçi Federasyonu’nun Rasim Haşmet idaresinde çıkan Amele Gazetesi’nin yazarları arasında yer alır.

Mustafa Nermi’yi, Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem çevresinde Yeni Lisancılar arasında görürüz.

“Yeni Hayat” hareketini de başlatan Yeni Felsefe Mecmuası isimli yeni bir dergiyi (isminde “felsefe” kelimesi geçen ilk Türkçe dergi) 28 Ağustos 1911’de çıkarırlar. Ayrıca Yunus Nadi’nin yönetiminde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Selanik’teki yayın organı Rumeli gazetesi de hareketin önemli basın ayaklarından biridir. O sırada 21 yaşında olan Mustafa Nermi üç ana yayın organının da yazı kadrosundadır.

Mustafa Nermi İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından sosyoloji tahsili Fransa’ya Sorbonne Üniversitesi'ne gönderilir. 1911’den 1914’e kadar Fransa’da kalır. Rumeli gazetesine “Alparslan” müstearıyla yazılar gönderir. 1918’de Berlin’e gider. Uzun süre Almanya’da yaşar. II. Dünya Harbi’nde Türkiye’ye döner. Yeni İstanbul ve Hürriyet gazetelerinde yazar. 1971’de hayata veda eder.

***

Filistin’de Siyonistlerin katliamı kanımızı donduruyor… Çaresizlik iç sızımız.

“Mustafa Nermi Hayat Hikâyesi-Seçilmiş Yazıları”nda Yahudilere dair mektupları yer alıyor:

-Türkiyede Yahudilik Meselesi - Türkiye Yahudileri Türk olduklarını unuttular mı?

-Yahudilik Meselesi - Almanyanın Yahudilik siyaseti Türkiyede Tatbik Edilebilir mi?

-Türkiyede Bir Yahudilik Meselesi Var mı?

-Yahudi Keyfi İçin Pazarlarımızı Feda Edemeyiz!

Mustafa Nermi, Adolf Hitler’in Yahudileri kıyıma uğrattığı dönemde Almanya’dadır. Yahudilere Almanya’dan bakınca, yazılarında Hitler’in takip ettiği siyasetin etkisi görülebilir mi?

Mehmet Asım Us, Yahudilik üzerine yazıyor. Mustafa Nermi Almanya’dan ona katılmadığını belirten mektuplar gönderiyor. Mehmet Asım Us da Vakit gazetesinde mektuplarına yer veriyor.

Türkiye’deki siyaseti de Almanya’yı da çok iyi tanıyan Mustafa Nermi’nin yazdıkları bugünü de aydınlatır mı?

Dönemin Vakit gazetesinde “2 Haziran 1934’te, “Türkiyede Yahudilik Meselesi - Türkiye Yahudileri Türk olduklarını unuttular mı?” başlığı altında “Mehmet Asım Us’un ön açıklamasıyla çıkan mektup bize bir fikir verecektir:

“Dresden 24 Mayıs 1934

Değerli yazılarınızı muntazam bir surette tam bir alâka ve istifade ile okuyorum. Sakin ve realist tahlillerinizden çok hoşlananlardan biriyim. Vakit'in 20 Mayıs 1934 sayısındaki “Türkiyede Yahudi düşmanlığı var mı?” başlıklı yazınızı da aynı alâka ve istifade ile okudum. Kahraman Türklük beraber yaşadığı yabancı unsurlara karşı, öteden beri, en küçük bir düşmanlık göstermemiş, onları yalnız erkekçe korumuştur. Bu hususta Türk’ün ikinci bir eşine bütün tarihte rasgelmek çok güçtür. Chamberlain, “XIX’uncu asrın temelleri”inde Türk’ün bu yüksek meziyetini büyük bir hayranlıkla münakaşa ediyor. Kendine çok güvenmiş kahraman bir budundan da başka türlü bir varlık telâkkisi beklenemez. Fakat bu geniş yürekliliğin ağır neticelerini görmediğimizi de saklıyamayız. Türk, istisnasız, her unsurdan vefasızlık görmüştür. Temsil edildiklerini sandığımız fertlerin vefasızlığı çok daha korkunç olmuştur. Temsil edilmiş Arnavutlar, Çerkesler ve Araplar meydandadır. Biz henüz temsil edilmemiş yahudilerin yarın bizim için faydalı birer unsur olacağını zannediyoruz.

Tahminlerinizin bir hakikat olmasını yürekten dilerim.

Temsil, sözü çok geniş bir mana ifade eder. Türkçeden başka bir dil bilmiyen radikal Arnavut, Çerkes, Arap, vs., nasyonalistlerine az rasgelmedim.

Öyle zannediyorum ki, eğer mümkün olursa, yahudileri temsil etmek, Türkleştirmek bir mucize olacaktır. Çünkü: Kendilerini İspanyol afetinden kurtardığımız halde, yahudiler, asırlardan sonra bile, dilimizi öğrenmemişlerdir, dünya savaşında Filistin rüyasını gerçekleştirmek maksadile Çanakkaleye binlerce gönüllü göndermişlerdir, Balkan savaşında, Türk toprakları işgal edilirken, Türk bayrağına karşı ihanet göstermişlerdir. Filistin, bugün, Türk sınırları dışarısındadır. Fakat, bir zamanlar, yahudiliğin Filistinde neler yaptığını unutmamalıyız. Yahudilik üzerine yapılan neşriyatın ehemmiyetli bir kısmını gözden geçirdiğimi sanıyorum. Filistindeki politika faaliyetini, yaşı kırkını aşmış bir Türk olduğum için çok iyi hatırlıyorum. Alman, Rus, İngiliz adı taşıyan bu yahudilerin Türk idaresini başlarından silkmek için Türk düşmanı unsurlardan geri kalmadıklarını pek iyi biliyorum. Dünya savaşında, Alman yahudi cemiyetlerinin, Filistinde yahudi devleti kurmak için, resmî Alman makamlarında ne gibi teşebbüslerde bulundukları da gizli bir hakikat değildir. Selânik Türk bayrağı altında iken oradaki yahudilerin 1908 inkılâbı şerefine kurdukları takları hayallerinde yaşıyan Filistin renkleri ve işaretleri ile süslediklerini ve hükûmetin müdahalesi ile Türk rengine boyadıklarını söyliyebilirim.

ÖRNEKTİR

Bunlar hep İspanyadan kurtarılmış yahudilerin marifetleridir. Dünyanın her köşesine dağıtıldıkları halde, kendisini temsil ettirmiş yahudi çok azdır. Theodor Herzl propagandası başladıktan sonra, temessül eder gibi görünen Avrupa yahudileri yeni bir budun [millet] sezgisinin tutsağı olmuşlardır. Herzl'in Türklük aleyhine dünya yahudiliğinde yaptığı tahrikât hiçte ehemmiyetsiz değildir. Bu azgın yahudi, Filistinin hürriyetini istiyecek derecede arsızlık göstermişti. Abdülhamit devrinde bu yolda müracaatlarda bulunulduğunu da gene yahudi neşriyatında öğreniyoruz.

Asî ermenilerle Türk otoritesine beynelmilel vasıtalarla hücum eden yahudiler arasında ne fark görebiliriz. Rus tarihçisi ve mütefekkiri Soloviyev, Akdenize, Filistine inmek için mübarek yerlere yavaş yavaş Rus göçü yapılmasını, bu suretle Rus müdahale ve alâkasının arttırılmasını tavsiye ediyor. T.[heodor] Herzl propagandası üzerine Rus yahudisi göçü başlıyor ve artıyor. Yahudilik çarlık Rusyasına yardımını esirgemiyor. Rusyada bin bir felâket geçiren yahudilik, Filistin hürriyeti için her şeyi göze alıyor. Son devirlerin hadiselerini gözden geçirirken fikrinize iştirak edemiyeceğimi anlıyorum. Burada yahudiliğin Türklere gerek politikada, gerekse başka sahalarda ne büyük zararları dokunduğunu bütün tafsilâtı ile anlatmağa lüzum yoktur. Çünkü: Vakit’teki son tefrikanız, İttihat ve Terakki devrini gayet iyi tetkik etmiş olduğunuzu gösteriyor. O devirdeki yahudi fesatlarını da pek iyi bildiğinize şüphem yoktur. Yahudi belki ermeni gibi erkekçe ortaya çıkmamıştır. Fakat bize ondan çok daha zararlı olmuştur ve olmakta da devam edecektir. Yahudiliğe karşı duyulan duyguların Almanyadan geldiğini sanıyorsunuz. Belki Türkiyede birkaç genç bu mevzuu Almanyadan kapmış veya Alman tesiri ile kendi vaziyetini düşünmek fırsatını bulmuştur. Fakat benim kanaatimi veren hadiseler Hitlerden en aşağı 30-40 yıl daha yaşlıdır.

M. Mermi”

***

Burada Rıfat N. Bali ve İ. Arda Odabaşı’na teşekkür ediyorum. Gerçekten kıyıda kalmış bir ismi tanıma fırsatı sağladılar.

Mustafa Nermi’nin Türkçemize dair yazdıkları asıl konumuz. Sonra bu meseleyi de ele alacağız.

Yazarın Diğer Yazıları