15 Temmuz ne getirdi ne götürdü (2)

Davul çala çala darbeye yürüdüler, kimsenin haberi olmadı. Hatta darbe günü bile geç saatlerde, "Ne oluyoruz?" dendi, bir anlam yüklenemedi.

Tutuklanan, hapis cezaları verilen askerleri, Harp Okulu öğrencilerini bir tarafa koyalım, onlar emir dinlerler sadece... Komutan ne derse onu yaparlar. İtiraz etme hakları yoktur. Eğer darbe olduğunu anlamışlarsa, belâdan nasıl kurtulacaklarının telaşına düşerler. Kaytarabilirlerse kaytarırlar, silah kullanmaları istense elleri tetiğe varmaz. Ve hatta küçük rütbeli subayları da hariçte tutmak gerekir. Gelin görün ki, darbenin aslî unsurları "emir kulu" rütbesiz askerler, tatbikata gittiklerini sanan Harp Okulu öğrencileri gösteriliyor neredeyse. Ya siviller? Bu meseleye hiç girmeyelim.

15 Temmuz''da iktidar ayakta uyutulmuş. Saflık mı desem... Değil. Başka sıfat kullanmayım!

Aslında meseleyi 2004 Millî Güvenlik Kurulu toplantısına kadar götürmek gerekir. Bu toplantıda askerî kanat, Fethullah Gülencilerin nereye varmak istediklerini bir bir göstermişti. Ne yazık ki, 28 Şubat Örtülü Darbesi''nin ardından böyle bir değerlendirme, Ak Parti iktidarının belirlediği çerçevedeki "İslâm"la çelişiyordu. İktidardakiler, ağzından "İslâm" çıkan herkesi, kendi çizgilerinde görüyorlardı. Akıl yürütmek hiç akla gelmiyordu; ki, Kur''ân-ı Kerîm''de, "akıl" öne çıkar.

Ak Parti iktidarının böyle düşünmesinde, askerî komuta kesiminin her konuşmasına "laiklik"le başlayıp "mürteci"yle bitirmenin payı olduğunu da düşünmeliyiz.

Ak Parti iktidarında, komuta kademesinin önlerini tıkayabileceği endişesi içlerine yer etmişti. (27 Nisan 2007''de Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt''ın verdiği e-muhtırayı hatırlayalım.)

Kendilerini komuta kademesinin emir eri gören savcılar da hep teyakkuzdaydılar. İktidardaki bir parti, Ak Parti, 2008''de "Laikliğe aykırı fiillerin odağı hâline geldiği" iddiasıyla az kalsın kapatılacaktı. Anayasa Mahkemesi''nde oylamada bir oy farkıyla kurtuldular. 6 üye kapatılması, 5 üye kapatılmaması yönünde oy kullanmıştı. Yine de ceza yediler. Hazine yardımı kesildi. AYM''nin 11 üyesinin 10''u kesilmesi yönünde oy kullanmıştı.

Askerî darbeler, şimdiye kadar askerlerin hassasiyetleri üzerinden yapılır, "Atatürk devrimleri" ve "laiklik" özellikle vurgulanırdı.

Dediğim gibi bu darbe, bir başka darbe... Askerler önde ama "Atatürkçü" değiller.

15 Temmuz 2016 Darbe Teşebbüsü''nden sonra TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, yine askerin kalkıştığı darbenin seyrinin farklılığına dikkati çekmiştir:

"Sıkı bir eleme sürecinden sonra askerî okullara giren genç öğrenciler, ilk günlerinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti''ni koruma ve kollamanın aslî görevleri olduğu düşüncesiyle yoğrul­dukları gibi, bütün meslek hayatları boyunca bu doğrultuda düşünmeye ve davranmaya teşvik edilirler. Bu misyonun temel objeleri, diğer bir deyişle korunması gereken değerler silsilesinin başında gelenler, devlet otoritesi, ül­kenin bütünlüğü ve laiklik ilkesidir."

İktidar, Gülencilerin ordu içinde güçlenmelerini, belli ki kendileri istediler. Onlar bir "dinî cemaat". Nasıl olsa Ak Parti''yi destekleyecekler. Bağnazlık hat safhada; dinin yerini Ak Parti alıyor!

Kendilerini Kemalist gören komuta kademesi, tespit ettikleri Gülencileri, ihraç listesine alsalar bile, iktidar engeline takıldılar.

Hükûmet, neyle karşılaşacağını fark ettiğinde artık çok geçti. (Devam edeceğiz)

Yazarın Diğer Yazıları