12 Eylül acıları dilim dilim

Bugün 12 Eylül. Meş''ûm gün. Darbe yapmadan olayların önüne geçeceklerken, hesabı darbe üzerine kuranlar ön açtılar; silâhlar konuşsun, halk bizden medet umsun, dediler ve dedikleri gibi oldu. Kahir ekseriyet ister istemez darbecileri "kurtarıcı" gördü.

Alparslan Gümüş''ün annesinin "oğlumu istiyorum!" çığlığı hâlâ kulaklarımda. Ankara''da Gazi Eğitim Enstitüsü''nde vurmuşlardı. (Bir grup arkadaşla oradaydık. Hâdise biz gelmeden az önceydi.) Alparslan''ın Türk bayrağına sarılı na''şı Ankara''da DTCF''nin bina girişindeydi. Cenaze başında Muharrem Şemsek duruyordu. Ülkü Ocakları Genel Başkanı''ydı. Sonra evinden çıkarken vurulacak ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olacaktı. Bahçe kalabalıktı. Bir otomobil geldi. İçinde Alparslan''ın annesi. Çığlığı yeri göğü inletiyordu: "Oğlumu istiyorum!... Oğlumu istiyorum!..."

Alparslan''ın nişanlısı Ufuk Hanım''ın bir şiiri var. Çok yerde yayınlandı. Önce mi yazdı, sonra mı bilmiyorum. Dönemin atmosferini göstermek için giriş mısralarını alacağım:

"Sen ateş hattındasın Bozkurt''um, / Büyük Türkiye davasında / Varlıkla yokluk arasında / Sana / Geri dur demem / Sana saçlarımdan tuğ, / Parmaklarımdan kurşun yapacağım / Savaş senin kaderinse / Sabır da benim / Zaferin için Allah''a yalvaracağım..."

12 Eylül öncesinin bir garabeti... PKK/HDP''nin, "rahmet" onların literatüründe sanmıyorum ki olsun; en fazla "Işıklar içinde uyusun." dedikleri Gümüşhaneli Kemal Pir''in babası DTCF''nin önüne gelmişti. Oğlunu arıyordu. Bahçe duvarının öbür tarafında, arkadaşlarla dertleşmişti. O topluluktan ayrılıp bana doğru gelen rahmetli Bahattin Ergezer, "Kemal Pir''in babası. Oğlunu arıyor. Komünist olmasına -o zaman PKK yoktu- çok üzülüyor, ben onu Kur''ân kursuna göndermiştim." dediğini anlatmıştı.

O Kemal Pir okulu bırakacak, "Apocular"ın arasına katılacak, Urfa''da, DTCF''de kendi döneminden, yakından tanıdığı Ülkü Bir şubesinin kurucu başkanı Bekir Atalay''ın peşine düşecek, onu bulamayınca Ülkü Bir yönetiminde bir başka isme Mahmut Bedir''e silahı doğrultacaktı. Polis kayıtlarında olduğu için yazıyorum bunları.

Pek çok örnek var. Bu iki örneği yeri geldikçe hatırlatırım.

Acının tarafı olmaz, acının ideolojisi olmaz. Kimse "acı"ya karşı "Oh!" demez. Bir tarafta Alparslan Gümüş''ün annesi, bir tarafta Kemal Pir''in babası. Kemal, 1982''de Diyarbakır hapishanesinde bir hiç uğruna kendisini açlıkla öldürünce annesinin, babasının içi dağlanmıştır.

12 Eylül darbecileri isteselerdi siyasîlerle oturur, önlerine Anayasa kitapçığını kor, her şeyi konuşur, tedbir alırlardı.

Siyasîler de istikrarlı değillerdi. Onlar da kamplara ayrılmışlardı. Dönemin yayınları okununca kimin neyi savunduğu, kimin kimlerin arkasında durduğu görülecektir.

Her zaman hatırlatırım... SSCB zebella gibi yanı başımızdaydı. Bir taraf "Tam bağımsız Türkiye!" diyordu ama hedeflerinde sadece ABD vardı. Sloganları: "Kahrolsun Amerika!" idi. Askere, polise silah çekenler, dağa çıkanlar da bu sloganı atanlar.

Yurt savunmasına geçenlerin sloganı ise "Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin..." idi. Ve askere, polise silah çekmediler, dağa çıkmadılar.

O dönemi yaşayan Dursun Kepceoğlu''nun mısraları 12 Eylülcülerin absürtlüğünü özetliyor:

"Bir sağdan bir soldan dedi / Suç beşinci koldan dedi / Tutun gelin yoldan dedi / Sehpa kurup sicim çekti".

12 Eylül öncesinde de sonrası yürekler yandı. Acılar dilim dilim.

Yazarın Diğer Yazıları