1 Mayıs yanılgısı

Solun bir yanılgısı 1 Mayıs'tır. Marxist ideolojinin "eylem günü" mantığı içinde hareket edilince, cemiyet ayrışıyor ister istemez.

Kanunî bir zemini varsa Marxistler neden 1 Mayıs'ı kutlamasınlar! Elbette kutlayacaklar. Ama, şu meydanı beğendim, bize bu yeri vereceksiniz, derseniz, nizam bozulur. 1977'de, Taksim'de, hâlâ tartışılan sol içindeki silahlı kavgada, 35 kişinin hayatını yitirmesi sonrası 1 Mayıs'ta Taksim'de toplanmaya izin verilmemeye başlandı.

Sol bastırdı, Ak Parti Hükûmeti'ne, 2009'da, 1 Mayıs'ı tatil ilan ettirmeyi başardı.

Global dünyada yaşıyoruz... Cemiyetlerin, milletlerin birbirlerini etkilemeleri kaçınılmazdır. Medenî dünyaya uyum için de, herkesin kabul ettiği faaliyetlere izin verilir.

ABD'de 1 Mayıs 1886'da İşçi Birliği, 8 saatlik çalışma şartını kabul ettirmek için greve gidiyor. Çatışma çıkıyor. 1 işçi hayatını yitiriyor, çok sayıda işçi yaralanıyor. Gösteriler üç gün sürüyor. Sonunda sendikacılardan 4'ü idam, 4'ü ağır hapis cezasına çarptırılıyor.

Milletlerarası İşçi Kardeşliği Teşkilatı'nın 1889 Paris Kongresi'nde (II. Enternasyonalin 1. Kongresi), işçilerin dayanışmaları amacıyla yılda bir günün işçilerin ortak bayramı ilan edilmesi, o günün de, Amerikalı sendikacıların teklifiyle ''1 Mayıs'' olması kararı alınıyor.

İnişli çıkışlı anmalar/kutlamalar o zamandan bu zamana dünyanın dört bir yanında sürüp gidiyor.

1 Mayıs'ın hususiyetle bir çatışma günü görülmesinin esası Chicago'daki bu hâdiselerdir.

1 Mayıs Osmanlı sahasında, 1899'da İzmir'de, 1911'de Selanik'te, sonra 1912'de İstanbul'da anıldı/kutlandı.

1921'de, Türkiye Sosyalist Fırkası 1 Mayıs için harekete geçti. İstanbul işçileri mayısın birinci pazar günü tatil yaptı.

1919'da kurulan fırka (parti) "Türkiye" adını alan ilk partidir. Bazı sosyalistlerin "Türk solu", "Türk komünistler" adlandırmasının ve bu adlandırmada ısrar etmesinin 1922'de öldürülen İştirakçi Hilmi'nin kurduğu partinin "Türkiye" adını almasının rolü olduğunu düşünebiliriz. Tabiî buna açıklık getirecek olan komünistlerimizdir. İstiklal Savaşı'na da karşı çıkan ve İngilizlerden maddî destek alan İştirakçi Hilmi, 1 Mayıs'ta sosyalistlerin/komünistlerin bayramı olarak kutlanması için emek harcamıştır. Onun ilk kurduğu parti Osmanlı Sosyalist Partisi (1910-1913) idi. Hapse atılmış, sürgün cezaları almıştır. Münir Süleyman Çapanoğlu, Refik Halit Karay'dan dinlediği bir hatırayı aktarır:

"Çorum'da bana daha sık gelir… Ah, derdi, 1 Mayıs bayramı… Onu amele ile beraber ne zaman yapabileceğim. Bu esnada bizim bayramlar gelirdi, şeker bayramları, kurban bayramları. Onu tebrik edenlere, Arkadaş, derdi, benim bayramım bir Mayıs'ta. O günü gel de koklaşalım… İştirakçi 1 Mayıs'ta kırmızı yeleğine ilaveten bir de kırmızı boyunbağı takar, yakasına da gelincik iliştirir, bir başına o günü tes'it ederdi [kutlardı]" (Türkiye'de Sosyalizm Hareketleri ve Sosyalist Hilmi, 1964).

Dinî bayramları değil, 1 Mayıs'ı kutlamayı hayal eden Hüseyin Hilmi'nin İngiliz ajanı çıkması bir tesadüf mü?

Bizim komünistlerimizin, neden "bağımsız" olamadıklarının, neden küçüğünden büyüğüne bir sosyalist ülkeyle özdeşleşmek istediklerinin bir açıklaması olsa gerek!

Halkımızın 1 Mayıs'a eğreti bakmasını bir de bu noktadan düşünmeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları