Yeni partiye yönelik yeni bir provokasyon mu?

Yeni Parti'nin Bursa'daki çalıştayına tartışılmak üzere sunulduğu iddia edilen tüzük taslaklarından biri, bazı İnternet sitelerinde haber konusu oldu! Söz konusu taslakta, Doğu ve Güneydoğu sorununun çözümü için, "Ortak Miras, Ortak Gelecek İnşa Etmek: Türkler, Kürtler ve diğer unsurların hiç birinin kendi kaderini tek başına yaşamaları mümkün değildir. Buna göre doğru ve yaşanabilir olan; Türkiye'nin siyasal sistemini, çağın da ruhuna uygun yeniden birlikte inşa etmektir." denildiği bildiriliyor!

Yine sorunun çözümü için "Bölgesel İttifaklar Kurmak" gereğinden bahsediliyor ve "Türkler ve Kürtler ve bu coğrafyanın kadim unsurları, en azından Türkiye'de, hukukun üstünlüğüne dayalı gönüllü bir birliktelik oluşturarak bütün bölgeye örnek olabilir" ifadeleri kullanılıyor

Daha da ileri gidiliyor ve "Medeniyet Ortak Paydası Tartışılmalıdır: Ortak bir coğrafyayı paylaşan farklı unsurları, ortak bir paydada buluşturacak ve hepsini ihata edecek bir 'medeniyet kimliği' üzerinde çalışmalıyız. Bu coğrafyayı yeniden kuşatacak bir medeniyet üst kimliğine ihtiyaç vardır. Bugün ihtiyacımız olan siyasal proje, bir medeniyet etrafında birleşmektir." sözlerine yer veriliyor.

Bu çerçevede "Medeniyet Kentleri" kurulacağı belirtiliyor. İfade aynen şöyle; "Medeniyet kentleri merkezli düzenlemelerin adaletin bütün topluma yayılması açısından daha uygun olduğu kanaatindeyiz. Esas olan ayrışmayı, dağılmayı, bölünmeyi önlemek ise, etnisiteye dayalı yapılar yerine ortak aidiyet duygusu verecek ve adaleti esas alacak kurumlar, kuruluşlar inşa ederek toplumsal barışı ve ülke bütünlüğünü korumak mümkündür."

***

Bu metinler tanıdık geldi. Küçük bir araştırmadan sonra konuyla ilgili bölümün hemen hemen aynen ANAP'tan Diyarbakır milletvekilliği yapmış Abdülbaki Erdoğmuş'un "Kimlik, Kültür Değişim Sürecinde Osmanlı'dan Günümüze Kürtler" sempozyumunda tebliğ ettiği bir ekip tarafından hazırlanmış bildiriden aynen alınmış olduğunu gördüm.

Erdoğmuş bildirisinde özetle şöyle diyor:

*Modern ulus-devlet olmanın gereği olarak yapılmak istenen, dini, devlet ve toplum hayatından çıkarıp vicdanlara hapsetmek, etnik farklılıkları da "Türklük" potasında eriterek yok etmekti. Bugün Türkiye'de yaşanan Kürt sorunu dahil bütün problemierin temelinde bu anlayış vardır."

*PKK, modern Türk devletinin ırkçı dayatmalarının ürünü olarak Kürt

ulusalcılığının öncülüğünü yapmaktadır. Türk insanının anlamakta güçlük çektiği, Kürt taleplerinin mahiyeti de budur. Yani çatışmanın nedeni ve sorunların temelinde ulusçu devlet ve milliyetçilik vardır.

*Yaklaşık iki yüz yıldır insanlık milliyetçilik kordonunda boğulmaktadır.

19. yüzyıldan itibaren Batı modernizminin dayattığı ulusçu/milliyetçi devlet modelleri coğrafyamızı milli devletler üzerinden bölen asıl nedendir.

*Ulus/milli devlet paradigması iflas etmiş, Türk modernleşmesi çökmüştür. Türkiye'nin artık üniter-ulus devlet paradigması ile bütünlüğünü daha fazla sürdürmesi mümkün görünmemektedir. "Demokratik federal devlet" veya federasyon, otonomi, özerklik gibi etnik kimliğe dayalı çözüm yöntemleri tartışılabilir ve demokrasilerde kabul edilebilir siyasal devlet modelleridir.

*Yakın coğrafyamızda Türkiye-Suriye-Irak ve Kürtler birlik inşa edecek siyasi bir proje geliştirebilirler. Birlikte yaşamamız ve toplumsal barışımızın olmazsa olmaz koşulu, Kürt meselesini "Etnik kimlik" üzerinden değil, "Haklar" üzerinden ülke bütünlüğü temelinde çözmektir.

* "Aidiyet" üst kimliğimiz bugün yeniden 'medeniyet' olmalıdır. Türklük veya Kürtlük gibi milli aidiyetler yerel ve özeldir. Ayrıca ayrıştırıcı ve ötekileştiricidir. Ortak bir coğrafyayı paylaşan Türkler, Kürtler, Araplar gibi farklı unsurları, ortak bir paydada buluşturacak ve hepsini ihata edecek olan ancak medeniyet kimliği olabilir. Bu coğrafyayı yeniden kuşatacak bir İslam aidiyetine ve medeniyet üst kimliğine ihtiyaç vardır.

***

Netice itibarıyla çalıştayda tartışılmak üzere böyle bir tüzük taslağı sunulduğu iddiası doğru olsa bile bir önemi yoktur. Çünkü sonuçta ortaya çıkacak tüzük taslağı Meral Akşener'in onayına sunulacaktır. Tanıdığımız ve ülkesi konusundaki temel hassasiyetlerini yakinen bildiğimiz Meral Hanım'ın bu tür bir çalışmaya onay vermesi mümkün değildir. Herhalde bu işte bir yanlışlık olmalı, değil mi? Yanlış hesap Bağdat'tan döner ama engellemelere rağmen durdurulamayan yeni partinin kuruluş çalışmaları sırasında her tür provokasyona karşı da uyanık ve tedbirli olunması gerçeği gözden uzak tutulmamalıdır.

Bilgilerinize sunulur!

Yazarın Diğer Yazıları