Yanlış anlaşılmamak için (1)
Doç. Dr. Ersin Erkan “Bir arkadaşım ‘Hangi dilde birlik’ adlı gazete yazınızdan bahsetti. Okudum. Ciddi, meseleye soğukkanlı bakan ve ’maksadı üzüm yemek’bir anlayışta olduğunuzu gördüğümden dolayı size yazmak istedim.” diyor. Yazma sebebi yazıda isminin geçmesi... Ne yazmışım; ona bakalım:
“Ana dil meselesinde başlı başına kitap yazanlar var. Öne çıkan bir kitap Doç. Dr. Ersin Erkan’ın: “‘Ana dil Meselesi: Dil, Kimlik ve Politika’. Ayrışmayı kabul etmeyen, ülkenin birliği hassasiyetini taşıyan insanları ikna için bin dereden su getirmiş. Kendisiyle konuşsam mı, diye düşündüm. Kitabı karıştırınca ‘maksatlı’ yazıldığını gördüm. İlim kisvesi altında, bir yerlerin sözcülüğünün yapıldığı açık görülüyor. Araştırdım, PKK tarafının ilk görüş aldığı isimlerden... Abdullah Öcalan’ın ‘yol haritası’ dediği bölünme senaryosunun dikkate alınması gerektiğini özellikle belirtiyor. İlim burada bitmiş, ideoloji dört nala yürüyor! “(“Hangi dilde birlik?”, 10 Eylül 2013).
Ana dil meselesi üzerine peş peşe yayınladığım dokuz yazının içindedir bu paragraf. Daha önce ana dille eğitimi savunan Doç. Dr. İlhan Kaya ile konuşmuştum. Doç. Dr. Ersin Erkan, başlı başına ana dil konusunu işlediğine göre onunla konuşmam vaciptir diye düşünmüş, PKK’nın yayın organı bir gazetede A. Öcalan’ın görüşlerini savunur noktada olduğunu görünce vazgeçmiştim.
E. Erkan, uzun bir e-posta gönderdi. Yazıştık. Bir uzun e-postası daha geldi. Türkiye’de fikir namusu adına, geçmişte yapmadığım röportajı şimdi yapmış sayıyorum. Tavzih, te’vil ve izahını bütün hâlinde veriyorum:
a. Yazınızın giriş bölümündeki “ana dil” kavram berraklaştırması yerinde. Buna ben de bir dilbilimci aracılığıyla eserimde değindim. Ancak galat-ı meşhur olmuş artik. Aslında yanlış.
b. Yazınızı yazmadan önce benimle görüşmeniz daha iyi olurdu.
c. Ben hiçbir partinin, kurumun, örgütün dolaylı ya da dolaysız üyesi ya da sempatizanı değilim. Kim benimle iletişimde bulunursa, ne düşünüyorsam ve kanaatimce doğru olduğuna inandığımı görüşenin meşrebine bakmaksızın belirtirim. Kürt hareketi olarak tanımlanabilecek bir şey var ise bunun hiçbir tarafında yer almadım. Bunu bu hareketi (talepleri, tavrı vs.) olumlamak ya da olumsuzlamak için söylemiyorum. Sadece herhangi bir angajmanım yok.
d. Sadece meselelerimizi anlamak, anlamlandırmak ve yapabildiğimce anlatmak istiyorum. Hepsi bu. Üstelik bu benim işim. Aynı zamanda yaşadığı coğrafyayı, ülkesini seven herkes için bir görev.
e. Huzur, barış, tahakkümün olmadığı, barışçıl bir coğrafyada kardeşçe yasamaktan başka bir amacım da kesinlikle yoktur. Adil, işleyen ve topraksal bütünlüğü koruyacak bir çözüm peşinde olmalıyız. Ne olursa olsun iletişim kanalları her zaman açık olmalıdır, Aksi facia olur.
f. Sizin yazıyı biraz önyargılı yazmanıza neden olan röportajlar-görüşmeler ise abartılı ve çarpıtılarak yayınlanmış. Buna ben de üzülmüştüm. Bundan dolayı da bahse konu yayın organı ile bir daha asla görüşmedim. Maalesef ülkemizde işine geleni abartıp, çarpıtarak sunma, işine gelmeyeni ise gizlemek, aktarmamak gibi yaklaşım ayrımsız tüm medyada yer bulabiliyor.
(Yarın devam.)