Yahudiler yakılacak mıydı! (2)

Nazilerin Yahudileri yok etmeleri Türkiye’yi etkilemiş miydi?
Nazilerden Türkiye’ye kaçan Yahudilere bakarak söylersek etkilememesi gerekir. Ama İkinci Dünya Savaşı çıktığında Hitler her yeri kasıp kavuruyordu.... Türk yönetimi bundan etkilenemez mi?
Buna da ihtimal vermiyorum. Çünkü Nazilerin işgaline uğrayan birçok yerde Türk konsolos ve büyükelçilerin Yahudileri korudukları yazılıp duruyor. (Tabiî bir insanî vazifenin son zamanlarda belli çevrelerde çok abartıldığını söylemeliyim.)
Önce şunu yazayım, sonra dünkü “Balat Fırınları” meselesine devam edeceğim.
Yahudiler Türklerin en dar zamanlarında, Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken, yani Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında, bazı Ermeni ve Rum gruplar gibi “Fırsat bu fırsattır!” dememişlerdir.

***


Türk Ocağı, Türk Yurdu dergisinin yayına başlamasının 100. yılı münasebetiyle 2011’de derginin her bir sayısını belli konularla kümelendirerek cidden son derece faydalı yayın yapmıştır. (Türk Yurdu’nun Osmanlı yazısıyla çıkmış sayılarının tamamını arkadaşlarımla yeni harflere aktardığımızı bu sütunda hatırlatmıştım.)
Dergide, Rahime Demir ve Şarika Gedikli Berber imzasıyla “İşgal İstanbul’unda Yahudiler” başlıklı makalede Yahudilerin tavrı işlenmiştir.
Makalede, Rumların ve Ermenilerin taşkınlıkları anlatıldıktan sonra Yahudilerin davranışına geçmeden önce şöyle bir not düşülmüştür:
“Tabii ki Osmanlıların gayrimüslim tebaaları sadece Hristiyan Ortodoks Rumlar ve Gregoryan Ermeniler değildi. Bunların yanı sıra en kadim halklardan biri olan Yahudiler de mevcuttu. Zaten bu çalışmanın esasını teşkil edecek tebaa da onlar olacaktır. Rıfat Bali’nin tepki koymadıkları için eleştirdiği bu Yahudi cemaatinin hadiselere yaklaşımı ’birlikte yaşama kültürünün, ancak hoş olmayan hatıraları unutmakla tesis edileceği’yönündedir. Böyle bir tutumun konuyu araştıran tarihçi için, geriye tarihi vesika bırakmamalarından kaynaklanan ciddi bir çıkmazı bulunmaktadır.” (Rahime Demir -Şarika Gedikli Berber, “İşgal İstanbul’unda Yahudiler”, Türk Yurdu, S. 292, Aralık 2011, s. 261)
Dün yazdım... Rıfat Bali Bey, “Balat Fırınları”nda Yahudilerin yakılacağına dair söylentileri araştırmış, bu yüzden davalık olmuştu.
Yeni bir mesele daha çıktı. İki hanım akademisyenin Rıfat Bali’yi tenkitleri, Bali’nin çok emek verdiği anlaşılan ayrıntılı çalışması “Bir Türkleştirme Serüveni”ne dayanır.
Bundan sonra bu mesele Rıfat Bali Bey’i ilgilendiriyor. Kendileri Türk Yurdu dergisinin sayfalarına yabancı değildir; neyi kastederek Yahudilerin tepki koymadıklarını yazdığını izah eder, sanırım. Köşem de Rıfat Bali Bey’e açıktır.
Biz asıl meselemize dönmeden önce “İşgal İstanbul’unda Yahudiler”den birkaç not aktaralım:
1918 yılı itibarıyla İstanbul’da 564,434 Müslüman, 384,698 Ortodoks Rum, 118,000 Gregoryan Ermeni yaşamaktadır.
Makalenin yazarları iki hanım Yahudi cemaatini kastederek: “İşgal İstanbul’unda, isyan çığlıkları atan tebaa arasında onların sesi duyulmaz. Bu grup, acaba İstanbul’un işgali karşısında nasıl bir tavır takınmış, ya da kimlerle birlikte olmayı tercih etmiştir?” (s. 262) sorusu sormuşlardır.
Beklenen cevap: Yahudi cemaati Türklerle birlikte olmuş ve üstelik “Türkçü” bir tavır sergilemiştir.

***


1930’lu, 40’lı yıllarda, Mütareke dönemini yaşamış Yahudilerin birçoğu da hayattadır. Neden çok kolay korkuya kapıldılar ve “yakılacaklar” söylentisine inanmak istediler?
Dün de belirttiğimiz gibi, Hitler’in
yüzünden...
Bali’nin makalesi her şeyi ortaya koyuyor... Hemen bütün kaynakları taramış ve dönemi yaşayan kişilerin anlattıklarına yer vermiştir.
Yahudilerin kesinkes “Balat Fırınları” na inandıkları anlaşılıyor. Hitler yenilince, Türkiye’deki Yahudiler kurtuluyorlar!
Yalnız meselenin muğlak tarafları yok değil... Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü neden Almanya’ya gönderildi?.. Fırınları mı inceleyecekti? Rıfat Bali burada bir açık kapı buluyor ve Almanya’ya gidişin cevabını aradığını belirtiyor.
Bu Emniyet Müdürü de önemli bir isim...
Yarın Rıfat Bali Bey’in mektubunu ve mahkeme zaptını vereceğim.

Yazarın Diğer Yazıları