Viranşehir savcısı ve hukuki durum! - Arslan Bulut
Viranşehir Savcısı Eyyüp Akbulut, bir hukukçuya yakışanı yaptı. Sokağa çıkma yasağı, maske takma zorunluluğu ve seyahat yasaklarının tamamının hukuka aykırı olduğunu söyledi ve ayrıca "Hiç kimse bizi kedi köpek gibi aşılayamaz" dedi.
Bilindiği gibi hak ihlalleri, sadece Viranşehir''in değil Türkiye''nin ve dünyanın sorunudur. Mevcut uygulamalar ile bütün dünya viran olabilir!
***
Akbulut, yayınladığı videoda, "Aşı ikna timleri kurulup insanlar aşılanıyor ve onay belgesi isimi altında bir belge imzalatılıyor. Benim incelediklerimde biyotıp sözleşmesi, hasta hakları yönetmeliği gibi mevzuatın ön gördüğü koşulları sağlayan ibareler o metinlerde yer almıyor. Bu metinler hukuken çöp. Aşının prospektüsünde yer verilen yan etkiler, ikazlar dahi o metinde yazmıyorken, ortada aydınlatılmış rıza var denilemez." diye konuştu ve konuyla ilgili soruşturma başlattığını açıkladı.
Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin ise, "Konuyla ilgili kendi açımızdan inceleme başlattık" dedi ama idarenin yargıya yönelik soruşturma açma yetkisi yok! Vali, bu sebeple "kendi açımızdan" demiş olmalı... Akbulut, HSK 2. Dairesi tarafından görevden alındı! Görevini doğru yapınca sonuç böyle oluyor…
Habertürk gazetesi yazarı Muharrem Sarıkaya, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın''a, "Bilim Kurulu tavsiye kararlarını alırken işin hukuki yönüne bakmıyor mu?" diye sordu.
Levent Akın, "Hukukçu arkadaşlarımızın getirdiğimiz bazı kısıtlamaları düzeltmemizi rica ettikleri de oldu. Hukuki olmayan bir kararın altına nasıl imza koyabiliriz?" diye cevap verdi.
Sarıkaya, kısıtlamaların Hıfzısıhha Kanunu''na göre yapıldığını yazdı.
***
Konuyla ilgili Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler''in iki makalesi var.
Gözler, birinci makalede özetle şöyle dedi:
"Anayasamızın 13''üncü maddesine göre ''temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.'' Türkiye''de olağanüstü hâl ilân edilmediğine göre, olağan hâl dönemindeyiz ve dolayısıyla bu tedbirlerin, Anayasamızın 13''üncü maddesinde öngörülen şartlara uygun olması gerekir. Umumi Hıfzıssıhha Kanununda Covid-19 hastalığı nedeniyle belirli bir yaş altı veya belirli bir yaş üstü kişilerin veya hafta sonlarında herkesin sokağa çıkmasının yasaklanmasına izin veren bir hüküm yoktur.
Anayasamız, tehlikeli salgın hastalıklarla mücadele amacıyla ihtiyaç duyulabilecek tedbirlerin alınması için gerekli bütün hukukî imkân ve yolları Cumhurbaşkanına vermiştir. Cumhurbaşkanının yapması gereken şey, önce tehlikeli salgın hastalık sebebiyle olağanüstü hâl ilân etmek ve sonra da bu tedbirleri öngören olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarmaktan ibaretti."
(Kemal Gözler, "Korona Virüs Salgınıyla Mücadele İçin Alınan Tedbirler Hukuka Uygun mu?", 5 Temmuz 2020, www.anayasa.gen.tr/korona.htm)
Gözler, ikinci makalesini, "Bu tedbirlerin gerekli olup olmadığı sorunu, hukuk bilimini değil, tıp bilimini ilgilendiren bir sorundur. Türkiye''de tıbbın gerekli gördüğü bu tedbirlerin hukuka uygun bir şekilde alınması mümkün iken maalesef bu tedbirler hukuka aykırı bir şekilde alınmıştır." diye bitirdi.
***
Kemal Gözler''in, "Şu anki hâliyle ''Cumhurbaşkanı Kabinesi'', anayasal, yasal ve hatta kararnamesel dayanaktan yoksundur. Türkiye Cumhuriyeti gibi köklü gelenekleri olan bir devlete bu durum yakışmamaktadır. ''Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'' toplantılarına ya son verilmeli, ya da bu ''Kabine'' bir an önce anayasal bir dayanağa kavuşturulmalıdır." diye sonuca bağladığı bir makalesi de bulunuyor. (Aynı sitede)
Gözler, korona tedbirleri ile ilgili birinci makalesinin sonunda "Bu vesileyle hatırlatalım ki hukukta hakkı kötüye kullanan, uzun vadede hakkını kaybeder. Bunu herkesin bilmesinde yarar vardır." uyarısında da bulunuyor.