Vatandaşın parasını zordaki inşaatçılara mı verecekler?
AKP ekonomi politikasının özü inşaat, montaj otomobil-dışa bağlı imalat ve tekstildir. Bu sac ayağının birisi kırılırsa tüm ekonomik sistem çöker. Böyle bir durumda AKP ilk seçimlerde tıpkı 2001 yılındaki DSP-ANAP-MHP üçlüsü gibi iktidarı kaybeder.
Yukarıda belirttiğimiz ekonomi politikasının tıkanmaya başladığı, ilk olarak 2013 yılında anlaşılmaya başlandı. FED başkanı Bernanke'nin doları değerli kılacak açıklamaları, Türkiye'de kurun yukarı gitmesi ve ekonomik durgunluğun ilk sinyaliydi.
Diğer sinyal ise Türkiye'nin mevcut ekonomi politikaları ile artan gelirlerinin 2013 sonrası düşmeye başlaması oldu. Türkiye bariz bir şekilde 'Orta Gelir Tuzağı'na düştü. Ekonomi belirli bir kişi başına gelir düzeyine ulaştıktan sonra o düzeyde kalamadı. Gelirler gerilemeye başladı, 2013 yılında 12.480 dolar olan kişi başı gelir, son yıllarda 8.900 dolar seviyesine indi. 2023 için 25.000 dolar olarak belirlenen hedef bir hayal olarak kaldı.
Bu sinyaller AKP'ye ekonomideki mevcut üç sac ayağının değişmesi gerektiğini söyledi ancak duyan olmadı. Sonsuza kadar beton imal ederek bir ekonomiyi ayakta tutamazsınız. Ekonomik başarı ve zenginlik hikayelerinin tek ortak noktası var: Üretimden başka zenginlik yolu yoktur. Bu üretim de içerisinde yüksek teknoloji bulundurmalıdır. Yani vatandaşın geliri artacaksa, rezervler dolacaksa bu inşaat ve tekstil ile olmaz. Bilgisayar, uçak, gemi, motor, yazılım, ilaç v.b sektörlerde yapacağınız üretimle olur.
Elbette bunu başarmak ülkeler için zor bir olay. Bunun için tüm eğitim sistemini değiştirip, bilimsel eğitim vermeniz gerekli. Bu da ülke kaynaklarının belirli kesimlere değil gençlere akması demek. Bunu yaptığınızda artan eğitim düzeyi ile popülist söylemleriniz ve antidemokratik uygulamalarınız hemen fark edilebilir. Yani 'gözü açılmış' milyonlar tarafından tercih edilmeme ihtimaliniz de var…
AKP üretim biçimini ve dayandığı sac ayaklarını değiştirmedi, değiştirmek istese de artık çok geç. Yapılacak reformların olumlu dönüşü 2023 seçimlerine yetişmez. O zaman geriye tek yol kalıyor: Umutsuzca ve inatla mevcut sistemi yüzdürmek. Bunun için de ne pahasına olursa olsun tüm kaynakları kullanmak…
İnşaat ve dışa bağlı üretim firmalarını fonlamak için kaynaklar tek tek eritildi. Nereye gitti bu kaynaklar? Belirli sayıdaki müteahhitlere, Çinli ve Avrupalı yarı mamul satıcılarına…
Bakın bu uğurda heba edilen kaynakların en meşhur olanları şunlar: 'İmar Barışı' ile 20 milyar civarı, 'Bedelli Askerlik' ile 10 milyar civarı, Merkez Bankası 'Yedek Akçe ve Kâr' ile 55 milyar civarı, 'Vergi Barışı' ve diğer birçok kalemle elde edilen milyarlarca lira buharlaştırıldı.
Çalışanlardan yapılan işsizlik maaşı kesintileri ile İŞKUR'da biriken 132 milyar liralık fonun da devlet tahvillerine gittiği biliniyor. Yani fondaki nakit parayı devleti yönetenler aldı ve sistemi yüzdürmek için kullandı, yerine de tahvil denilen borçlanma kağıtlarını verdi. Borç devletin borcu ama nakdi ben kullandım durumu oluştu…
Peki bu kaynaklar Türkiye'nin üretimde dışa olan bağını koparmak için, büyük yarı mamul, ham madde üretim tesisleri kurmak için mi kullanıldı? Eğitim reformu için mi kullanıldı? Yani yarınlara yatırım için mi, yoksa çoktan ölmüş, dış rekabet yapamayan, verimlilikten uzak 'Zombi Firmaları' seçim aşkına yüzdürmek için mi kullanıldı?
Yanlış bir ekonomik sistem para ve kaynak öğütmekten öteye gitmez. İşte bu sistemin fonlanması adına bakın yeni bir haber daha var! Cumhurbaşkanı Erdoğan 6,8 milyon kişinin parasının biriktiği 'Bireysel Emeklilik Sistemi' hakkında şunları söyledi: "Fon tutarı 154 milyar TL'ye ulaşan bireysel emeklilik sisteminde yapılacak atılımlarla reel sektöre uzun vadeli düşük maliyetli kaynak sağlanabilecektir"
Şahısların fedakarlıkla biriktirdiği bu kaynaklar kimlere gidecektir? Hangi özel sektöre? Zordaki inşaatçılara mı? Yoksa Çinlileri yarı mamul, ham madde ve incik boncukla zengin eden tüccarlara mı?
Türk girişimcisinin ve halkının önü açılırsa, çalıştığı sistem değiştirilirse, dünya ile rekabet edecek, teknoloji yoğun mallar üretebilir. İşte o zaman sadece belirli bir kesim değil tüm ülke zenginleşecektir.