Vatan savunması için Suriyeli asker mi?

Türk vatandaşlığına geçen Suriye uyruklu Vahap Taskiye, Türk Hava Kuvvetleri''nde askerlik yaptığı anları TikTok hesabından paylaştı. Taskiye, görüntüler haber olunca paylaşımını sildi.

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, geçen yıl, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer''in, "Ülkemize göç ile gelip yerleşik düzene geçen Suriyeli gençler askerlik çağı geldiğinde askerliklerini yapmaları için askere alınmakta mıdır?" sorusuna ilgili kanun maddesini hatırlatarak cevap vermişti.

Asker Alma Kanunu''nun 43''üncü maddesinde "Türk vatandaşlığını sonradan kazananlar, askerliklerini, vatandaşlığı kazandığı tarihteki yaş ve öğrenim durumlarına göre o yıl askerlik çağına giren yükümlüler gibi yapar" ifadesi bulunuyor.

Maddeyi yorumlayan Ömer Fethi Gürer, "Şayet ülkemizdeki Suriyeli, 22 yaşından sonra Türk vatandaşlığına geçerse askerlik yükümlülüğü bulunmuyor." demişti...

***

Vahap Taskiye''nin Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde görev yaparken çekilmiş görüntülerini paylaşması üzerine hiçbir resmî açıklama yapılmadı. Televizyonlarda da haber konuşulmadı, tartışılmadı. Oysa konu vatan savunması açısından hayati derecede önemlidir.

Konunun önemini, Sadi Borak''ın "Atatürk''ün Resmî Yayınlara Girmemiş Söylev, Demeç, Yazışma ve Söyleşileri" kitabında yer alan Atatürk''ün bir anısı ile belirtmeye çalışalım...

Mustafa Kemal Paşa, 2 Şubat, 1923 günü İzmir''de halka hitaben uzun bir konuşma yapmıştı. O konuşmada, gençliğin nasıl yetiştirilmesi üzerinde de durmuştu:

"Milliyet duygusu, başlı başına bir içtimai heyete kuvvet ve katılık veren ve hayat kabiliyetini genişleten bir keyfiyettir. Bunda cahil olan, bunda gafil olan insanlardan kurulu olan bir içtimai heyet, bir ırk, kopmaya mahkûmdur ve böyle bir heyetin içinde zaten lüzumu kadar iyilik ve kuvvet olamaz ve böyle bir heyet ve böyle bir millet devlet yapamaz. Açık söyleyelim ki, Türkler bu noktadaki gafletlerinin çok cezalarını çekmişlerdir. Efendiler! Gaflete sapmış olan Türkleri çiğnediler, ezdiler ve kovdular. Ben mektepten kurmay yüzbaşı olarak çıktığım zaman itiraf ederim ki böyle bir fikir bende yoktu. Beni bir süvari bölüğü kumandanlığına tayin ettiler. Geçici olarak staj yapmak için Arabistan''da bulundum.

Oradaki askerî kıtaların çoğu ora halkından mürekkepti. İlk defa olmak üzere kışlaya girerken kapısında bekleyen erlerden birine dedim ki ''Miralay bey burada mıdır?'', ''Naam seyidi'' dedi.

Ben zabittim, karşımdaki erdi. Benim sözümü anlamadı ve bana kendi dilinden başka bir dille cevap vermek istemedi ve vermedi. Bu ufak vakayı ikinci bir vaka takip etti. Bölüğü teslim aldıktan sonra talimhaneye gittim. Onları yetiştirmek için söz söylüyordum, talim ettiriyordum. Onlar alık alık benim yüzüme bakıyordu. En sonunda bir arkadaşım geldi ve dedi ki: ''Onlar senin dilinden anlamazlar. Sen Arapça öğren, bunları öyle öğret!''

Bu ve bunu takip eden misallerle yavaş yavaş bir şey anlamaya başladım. Bir şey hatırlatayım. Biliyorsunuz ki Makedonya''da, nihayetsiz mücadeleler oluyordu. Türkler, Bulgarlar, Sırplar vuruşuyorduk. Niçin vuruşuyorduk? Ben o zaman bilmiyordum ve o zaman benim gibi birçokları da bilmiyordu. En çok çarpışanlar en az biliyordu. Hakikatte onlar, milliyetini izhar, varlıklarını ispat için çalışıyorlardı. Biz onlara diyorduk ki: Canım hepimiz Osmanlıyız, aramızda fark yok. Susmadıkları için tepelemeye çalışıyorduk. En nihayet onlar bizi tepelediler ve bizi kovdular.

Onun için vereceğimiz hars bu noktadan olacaktır..."

***

Şimdi Suriyeli gençleri Hava Kuvvetleri''ne alırsan, görüntülerini TikTok''ta paylaşırlar elbette... Onları asker yapan, millî duyguları değil ki... Türkler ise yine gaflet içinde olan biteni seyrediyor!

Yazarın Diğer Yazıları