Van kaç defa yıkıldı?
Van iki defa yıkılmıştır: 1915’te Ermeniler, 2011’de deprem yıkmıştır. Fransa’da seçimler yaklaşınca Sarkozy, Fransız meclisinden “Ermeni soykırımı olmamıştır” diyenlere ceza kesen kanun tasarısını geçirtmek için kolları sıvadı.
Fransa’da Ermeni lobisi güçlü. Ne zaman seçim yaklaşsa, Fransız politikacılar Ermenilere ubudiyetlerini bildiriyorlar. Amerikalılar da Yahudiler için öyle yapıyorlar. ABD başkanlık seçimi yaklaşınca başkan adayları İsrail’e gidip Ağlama Duvarı’na tazim ediyorlar. Bir başkan adayı gösteremezsiniz ki Ağlama Duvarı önünde fotoğraf çektirmesin. Fransızlar da Erivan’da “soykırım âbidesi” önünde kendilerini gösteriyorlar.
Hazır Ermeni meselesi kabarmışken bizim sol-liberaller ve onların peşine takılan neo-İslâmcılarımız tekrar ne zaman “Soykırımı artık Türkiye de kabul etmelidir” diyecekler?..
Meraktayım doğrusu...
Neo-İslâmcılarımız artık kolay kolay sol liberallerin peşine takılamazlar... Başbakan Recep T. Erdoğan, yakın zamanda bayağı çizgi değiştirdi... (Biz başından beri ne diyorsak o çizgiye geliyor... Daha “Türk” demenin ne manaya geldiğini düşünmek istemiyor. Ama düşünecek... Akıl için yol birse bu çizgiye de gelecek!) Neo-İslâmcılarımız R. T. Erdoğan’a aykırı söz edemezler. İki isimle yazan biri söz etti, başına neler geldi neler!
***
Ermenilerin bağırıp çağırmalarını kökten halletmek gerekir. Her yıl aynı şey... Hangi ülkenin meclisi Ermeniler için karar aldı diye yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz.
Ermenistan’ın bize muhtaç olduğu, bizsiz bir şey yapamayacağı kesinkes hissettirilmelidir. Hatta iç işlerine karışılmalıdır! Ilımlılar el altından desteklenir, anarşi grupları, muhalifler icat edilir. Milletler arası münasebetlerde “dostluk” yoksa, “düşman”ın düşmanı muteberdir. Türkiye’de kaçak yaşayan 100 bine yakın Ermenistan vatandaşı var. Bunların çoğu Türkleşmiştir artık. İçlerinden “lider” kabiliyeti olan kadınlı erkekli insanlar seçilip özel olarak yetiştirilmeli ve Ermenistan’a gönderilmelidir.
Daha ileri gidiyorum: Ermeni diasporasının dünyayı ayağa kaldıracağını bile bile Ermenistan sınırına tanklar tüfekler yığmalıdır. Bunun için son zamanlar pek çok “sebep” ortaya çıktı... 26 Şubat 1992’de Hocalı’da 103’ü kadın, 83’ü çocuk 613 Türk’ü katleden Ermeni güçlerinin başı şimdiki Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’dır. Adam zaten mücrim, bir de uluorta konuşuyor: “(Gençlere) Sizin nesil Ağrı Dağını alacaktır...”, “Türkler Ermeni soykırım anıtı önünde diz çökecektir...” Erivan geçmişte Türk toprağı iken ve Türkler “bizim” demezken, adam Doğu illerimizi haritasına kattığı gibi, Ağrı Dağının hayaliyle yaşıyor. Ermenistan’a girmek için bırakın bunları Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sinin hâlâ işgal altında olması başlı başına sebeptir!
***
Ermenilerin Van’ı yıkmaları bile dünyanın bilmesi gereken gerçek iken, biz bunu bile anlatamıyoruz. Justin McCarthy’den okuyalım (Tercüme çok kötü ama elimde İngilizcesi yok!):
“1915 Mart’ında, Van vilayetinde ayaklanma patlak verdi. Ermenilerin ayaklanmacı güçleri toplandılar ve örgütlendiler. Bundan sonra Ermeni köylüleri Van kentine sızdı. Ermeni köylüler Müslüman köylerine saldırdı ve buna karşılık Kürt aşiretleri Ermeni köylerini bastı. 20 Nisan’da Ermeniler, polis karakollarına ve Müslümanların konutlarına ateş etmeye başladılar. Ermeni ayaklanmacılar kentin içinde ve çevre köylerde kendi ayaklanmalarını sahneye koymak için yeterince silah gizlemişlerdi ve Osmanlıların hesabına göre 4.000’i bulan sayıda Ermeni savaşçısı kentin içine girmişti. Ermeniler ilerleyip Osmanlı güvenlik güçlerini yenilgiye uğrattıkça, Müslüman mahallesini de yakıyorlar ve ellerine düşen Müslümanları öldürüyorlardı. 14 Nisan’da kent tümüyle Ermenilerin elindeydi, ancak kentin düşmesinden sonra gelen Osmanlı birliklerince kuşatma altına alınmıştı. Ermeniler, kenti, Kafkasya’dan yola çıkan Rus birlikleri yetişebilene dek ellerinde tuttular. (’85) Van’ın Müslümanları, herhangi bir direniş örgütlemeye olanak bulamadan etkin biçimde yok edilmişlerdi ve ileri gelen kişilere edilen korkunç işkenceler ancak pek yoğun bir hıncın ürünü olabilir. Van’da İslamlarla ilgili ne varsa yakılıp yıkıldı. Çok eski zamanlardan kalma 3 yapı dışında, bütün camiler ateşe verildi ya da yerle bir edildi. Müslüman mahallesinin tümü yakılıp yıkıldı. Ermenilerin bu çalışması ve Osmanlılarla Ermeniler arasındaki çatışma bittiğinde, Van, bir kentten çok, bir ilkçağ kenti yıkıntılarına benzemekteydi.” (Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, çev. Bilge Umar, 1995, s. 208-209)