Vahim olan Koşaner’in dinlenmesi

Bir önceki Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner’in hayıflanmaları, tenkitleri mi önemli, yoksa onun dinlenmesi mi?
Meselenin iki yönü var...
Bir: Genelkurmay Başkanı’ndan işitilmeyecek sözlerin sarf edilmesi,
İki: Genelkurmay Başkanı’nın dinlenmesi...
Ordunun başındaki insan dinlenmiştir.
Birçok kişi Komutan’ın dinlenmesini ikinci plana atıyor... Birinci planda tutulması gereken mesele budur.
Işık Koşaner’in, tenkitleri için kendisini savunmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Özel sohbetlerde olmayacak şeyler de söylenir; ileri geri konuşulur, ana-avrat küfür de edilir. Bunlar “özel”e girdiği için üzerinde pek durmuyorum. Elbette tenkitten çıkarılacak dersler vardır. Zaten Koşaner de ders çıkarmak için tenkitlerini sıralıyor.
Çok merak ettiğim husus şu: Genelkurmay Başkanı nerede konuşmuştur ve konuşurken yanında kimler vardı? Koşaner bunu açıklamalıdır.

***

“Düşman”ın eline koz vermemek şartıyla ordu dâhil bütün kurumlar şeffaf olmalıdır.
Genelkurmay Başkanı özel konuşmasında başında olduğu kurumun hatalarını sıralamıştır.
Buna memnun olmak gerekir.
Org. Koşaner’den sonra Genelkurmay Başkanlığı hem bu tenkitleri, hem de kendi tespit ettiği hataları göz önüne alarak yeni bir düzenlemeye gidecektir.
Meselenin başka tarafından bakarsak Koşaner’in özel konuşmasında “orduya vurmak” için bahane arayanlara bol bol malzeme çıkmıştır... Hele şu zamanda dava da açarlar ve hatta “deliller toplanana kadar” içerde bile yatırırlar.
“Yandaş” tabir edilenler ve onların sırtından “düşmanlar”ından intikam almak isteyen gruplar biraz daha bastırsınlar, işin özü saptırılacak, hemen bütün ordu suçlu hâle getirilecektir.
Koşaner, tenkidinde bu kadar hata sıraladığına göre, geçmişte kim bilir daha neler olmuştur... Aradıktan sonra neler neler bulursun...
Ama bu neyi halledecek?
Şimdi önümüze bakma zamanı...

***

Genelkurmay Başkanı nasıl dinlendi ve daha elde ne kadar kaset var?
Genelkurmay Başkanı’nı dinleyenlerin, ordunun topyekûn mücadele verdiği ve üstelik hükûmetle de uyum sağladığı bir sırada kaseti ortaya çıkarmaları neyi gösterir? Bunun üzerinde düşünmeliyiz.
Ve dinleyen kim?
Hükûmet bunu biliyorsa açıklamalıdır. Bilmiyorsa dinleyeni bulmalıdır. Yoksa kimse kimseye güvenmeyecek, herkes birbirinden kuşku duyacak, plan program hiçbir şey yürümeyecektir.
Açıkçası devlet mekanizması felç olacaktır. İşin buraya doğru gittiğini görelim.
Koşaner’in ne konuştuğundan çok kimin ne maksatla dinlediği önemli şu an.


Dere geçerken
savcı değiştirme!

Deniz Feneri Davası benim pek takip ettiğim ve künhüne vâkıf olduğum bir dava değil... Kanal7 yöneticilerinin tutuklanmalarına dair bir yorum yapacak durumda da değilim. Tabiî yine de aklıma takılıyor... Dava üç sene önce gündeme geldi, Almanya ayağı mahkûm oldu, Türkiye ayağı ise yıllardır sürüncemede bırakıldı. Savcılar en sonunda hareket geçtiler. (Özellikle seçim biter bitmez! Neden önce geçmediler?!) Şimdiye kadar 9 kişi tutuklandı. Tutuklama bir tedbir... Kaçmamaları ve delilleri karartmamaları için.
Üç yıldır savcılar dünyanın klasörünü incelediler ve delilleri yeterli gördüler ki dava açtılar... Bundan sonra kim neyi karartacak, kim nereye kaçacak doğrusu merak içindeyim.
Neyse... Asıl konu yıllardır bu Deniz Feneri davası için delil toplayan savcıların değiştirilmesi. Kim ne derse desin, bu hükûmetin bir talebi görünmektedir.
Savcılık, nihayet belge toplayan, iddianame yazan bir makam... Karar hâkimlerin... Sıra hâkimlere mi gelecek?
Deniz Feneri’nde gösterilen hassasiyet, şu anda Türkiye’nin kaderiyle ilgili Ergenekon, Balyoz bilmem ne davalarında da gösteriliyor mu? Veya gösterilecek mi?
Yoksa biri batsın, biri çıksın mı denecek?!

Yazarın Diğer Yazıları