Uzay madenleri ile dolar 3,5 olacak!
Ayasofya verdik olmadı…Bir türlü yaşam pahalılığını, işsizliği, iflasları ve gelen icraları unutturamadı… Bu sefer Karadeniz'den 'Gaz Müjdesi' verdik, yok o da tutmadı. Saman alevi gibi ancak yandaş gazetelerde, kanallarda anlık bir avuntu oldu. Çünkü vatandaşın midesinden gelen sinyal o kadar güçlü ki, onu durdurmak için sofraya ekmek, tuz, et koymanız lazım. Akdeniz, Suriye ve Irak'ta devamı gelmeyen askeri hareketler de algıyı değiştiremedi. Mesele sistem deyip, 'Haydi Anayasa değiştirelim' denildi. Ama vatandaş sormaya başladı: Hani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile tüm dertler bitecekti? Şimdi her şey daha kötü oldu ve sistemi kuranlar 'Bu sistem yürümüyor' diye itiraf ediyor.
Sonuç itibari ile yerde reformlar haricinde yapılacak bir şey kalmadı. Tarım ve imalat sanayini düzeltmek için gereken köklü reformları yapsanız bile, meyvesini 2023 sonrası yiyebilirsiniz. Ancak AKP'ye bu girdaptan çıkış için, şimdi sonuç verecek, etkili çıkışlar lazım. Hükümet de umutsuzca o çıkışları arıyor. Bu tiyatroda son perdenin adı 'Uzay Projesi' oldu. Hatta yandaş kanallar uzaydaki madenlerin ekonomiye kazandırılması konusunu tartıştı. Türkiye'nin uzayda yer alması fikrine kim karşı çıkabilir? Ancak bunu istemek ve yapmak çok farklı kavramlar. ABD 1961-1975 yılları arasında Apollo Programı ile başta Ay olmak üzere, uzaydaki hedefleri için çalıştı. Bu çalışmada 400 bin personel, 25 milyar dolar bütçe ve yüksek teknoloji konusunda uzman on binlerce firma NASA'ya taşeronluk yaptı. Ay'a gidiş geliş böylece mümkün oldu. Bu başarının altında yatan iki önemli etkeni de unutmamak gerekir. Birincisi, dönemin önemli roket bilimcisi Alman Wernher von Braun'un 2.Dünya Savaşı sonrasında ABD'ye gelip, Satürn Roketleri'nin dizaynında çalışmış olmasıdır. İkincisi de Amerikan eğitim sisteminin fizik ve mühendislikteki üstün başarılarının projeye aktarılmasıdır.
2.Dünya Savaşı'nda Alman V2 roketleri ile İngiltere'ye kâbus yaşatan Wernher von Braun savaştan sonra V2'leri sorduklarında, "Fikir doğruydu ama roketler yanlış gezegene indi" demişti. Savaş sonrası yaptığı Satürn Roketleri bu sefer doğru yere, Ay'a insanları taşımıştı.
Demek istediğim şu, 'Uzay Projesi' büyük emek, tecrübe ve bilgi birikimi ister. Arkasında yüksek teknoloji bulunmalıdır. Türkiye'de bu teknoloji var diyen yandaşlara şu soruyu soralım: O zaman neden ihracatımızın sadece %3.4'ü yüksek teknoloji içeren mallardır? Cevap basit: Türkiye teknoloji üreten bir ülke değildir. Türkiye'de çocuklar uzaktan eğitimde dağın başında internet sinyali ararken, uzaya gideceğiz derseniz buna kimse inanmaz.
Yaşamda bazı kavramları propaganda için kullanıp tüketirseniz, yaptıklarınızla yıllar sonra çok da iyi anılmazsınız. Cüneyt Arkın Türk sinemasının sevilen aktörlerinden birisidir. Ancak Arkın'ın 'Dünya'yı Kurtaran Adam' filmini hatırlar mısınız? Uzay filmi çekeceğim diye yapılmış, savaş sahneleri Star Wars'dan aşırma, kostümleri bir felaket, efektleri facia bir filmdir. Şimdi, uzay filmi çekeceğiz diye bir felakete imza atmak nasıl maharet değilse, koskoca ülkenin de eğitim sistemi yazboza dönmüşken, buğdayı bile ithal ederken biz uzaya gideceğiz derseniz, söyleyin Allah aşkına yıllar sonra nasıl anılırsınız?
Bugün, korkum o dur ki, yarın kur hareketlenince yandaşlar uzaydan gelecek altınla kura basacağız, dolar/TL 3,5 olacak diyecekler… İşte o zaman 'Dünya'yı Kurtaran Adam' bile gelse bu ekonomiyi kurtaramaz.