Ülkülü yaşamak
Rahmetli Galip Erdem ağabeyimiz ülkücülüğü ve ülkücüleri en iyi tarif eden büyüklerimizden biriydi... Bir diğeri de genç yaşında kaybettiğimiz Dündar Taşer ağabeyimizdi.
Onlardan öğrendiğimiz ülkücülük; hayata karşı Türk’ün fıtratına uygun davranış geliştirmektir... Türk’ü bir diğer milletten farklı kılan özellikleri muhafaza ederek, Türk’ün hayatın içinde karşılaştığı sıkıntılar karşısında aldığı tavır ve duruşa uygun davranmaktır.
Bu yüzden yukarıdaki tamına uymayan, ülkü ve ülkücülüğü, ülkücü kisveye bürünen kişilerin yönetmesini kabullenemiyor, devamlı eleştiriyorum...
Bugün ülkücülerin Türk kültürünü ne kadar, ne şekilde yaşadıklarına ya da yaşattıklarına bir göz atalım istiyorum...
Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar, göç ettikleri memleketlerini, akrabalarını, örf ve âdetlerini, yemek ve folklorlarını unutturmamak, gelecek nesillere aktarmak için dernekler kurarlar. Bu derneklerin ilk kuruluş amaçları budur. Derneklere girdiğinizde o yörenin halısı, kilimi, iç ve dış mimarilerini görebilirsiniz. Karadenizlilerin peştamalı, Sivaslıların kilimi çok belirgin simgelerden olmuştur.
Soru şu; Herkes kendi bölgesindeki ocakları gözünü yumarak hayal etsin... Bahsettiğim özelliklere ya da endişelere sahip kaç ocağımız var?
Kaç ülkücü halk oyunlarımızı bilir? Kaç tane at binebilen ülkücü var? Kaç tane cirit ve okçuluk sporu ile ilgilenen ocaklarımız var? Kendinizi çok yormayın, aradığınız cevap benim gibi sizin de moralinizi bozacaktır.
Ama birçok ülkücü popüler kültürü en az herkes kadar bilmez mi?
Ressam ülkücüler nerededir? Arkeoloji tarihi bilen kaç ülkücü vardır? Arkeoloji tarihi ile ilgili kitap yazan Türk milliyetçisi var mı? Bunları bilmeyince, şu an Kırgızistan sınırları içindeki, 11.yüzyılda Karahallıların başşehrinde bulunan, su ve kanalizasyon isale hatlarının özel çamurdan yapılma borularla döşenip yapıldığı ve günümüze kadar kaldığı bilinmez.
18. Yüzyılda meydanlarını bok götüren Paris’i medeniyetin simgesi zannederiz.
Belki de dedelerimizi bilmediğimiz için onları anmaktan utanırız. Allah rızası için, ne olur kendimizle ve gerçeklerimizle yüzleşelim artık.
Her eleştiriyi bir ötekileştirme, düşmanlaştırma argümanı haline getirmek, ne harekete ne insanlığa bir fayda getirecektir. Ülkücülük bir yaşam tarzı, bir medeniyetin yeniden ihya ve inşa mücadelesidir. Bu ufku verecek yer ise Ülkü Ocakları olmalıdır.
Bunları yapan, yaptıran ocak başkanları gerçek birer kahramandır. Kavga fikirle verilirse bir mânâsı olur. Yoksa bu şuur ve inançtan uzak yapılan kavgalar, ne adına yapılırsa yapılsın bir anlam taşımaz.