Ülkenin en büyük sorunu Anayasa mı?
1 Ekim itibarıyla yeni yasama yılı açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu vesileyle yaptığı konuşmasında en çok öne çıkardığı başlık yeni Anayasa oldu.
Yeniden bir Anayasa yazmanın gerekliliği ve bu hususta diğer partilere yaptığı çağrılar, konuşma metninin çoğunluğunu oluşturan başlıklardı.
Görünen o ki, Cumhurbaşkanı için bu ülkenin en büyük sorunu Anayasa.
Peki bugün, sokağa çıkıp 80 küsür milyonun 7’den 70’e kadar tamamına sorsak, kaç kişinin ülke hakkındaki birinci derdi Anayasa olur?
Halk için ne değişecek ki Anayasa değiştiğinde?
Ekonomik koşulları mı iyileşecek halkın? Daha mı rahat geçinecek?
Etin fiyatı yarı yarıya mı düşecek? Kira fiyatları mı ucuzlayacak?
Ya da eğitim sistemi, sosyal imkânlar mı artacak? Sokaklar mı daha güvenli olacak?
Mevcut siyasi iklimde yapılacak bir anayasa, daha demokratik veya daha liberal olabilir mi?
O halde, iktidar neden yine değişiklik diye tutturdu?
Adı 82, kendisi yepyeni
Adına 82 Anayasası desek de Cumhurbaşkanı devamlı sivil anayasa ihtiyacından söz etse de mevcut anayasa 1982’den bugüne kadar geçirdiği değişimlerle adeta yepyeni bir anayasa.
Hatta bazı maddeler bir değil, birden fazla defa değişikliğe uğradı.
2018 değişikliğiyle de güç büyük ölçüde yürütmede toplandı.
Hâlâ neyi olmadı bu anayasanın?
İktidar, ne istiyor da Anayasa mani oluyor?
Açık söyleyim, bu taleplerin ardında ciddi bir ideolojik arka plan olduğunu düşünmüyorum.
Yalnızca seçimlere odaklı bir yönetim anlayışına sahip iktidarın yeni anayasa talepleri de bir şekilde seçimlerle ilişkilidir, kanaatindeyim.
Seçimler için veya seçilebilmek için
Öncelikle önümüzde gerçekleşmesine 6 aydan az süre kalmış olan yerel seçimler var.
Yeni anayasa söylemleri, ilk olarak, bu seçimler öncesinde seçmenin dikkatini ekonomiden başka yöne çekmeye yarıyor.
Gelelim ikinci sebebe…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, benim gibi bazı hukukçular ve gazeteciler bıkmadan usanmadan karşı çıksa da muhalefetteki siyasetçilerin tepkisizliği ve sandıkta yenme söylemleri sayesinde pek de tartışılma ortamı olmadan üçüncü kez aday oldu ve seçildi.
Dolayısıyla kendi söylemlerine göre cumhurbaşkanı adayı olma hakkı son seçimle birlikte doldu. Bu da Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine dair bir karar alınmadıkça, Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağı anlamına geliyor.
Tabii, bu, mevcut anayasaya göre böyle.
2018 Anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanlığı için iki dönem adaylık sınırına bir değişiklik getirilmediği halde, anayasa değişikliği sonrası değişiklikten önceki dönemki adaylıkları saymayanlar, yine iki dönem sınırı getirilse dahi, yeni anayasa ile kuralların sıfırdan başladığını ve Erdoğan’ın aday olması halinde bunun ilk adaylığı olacağını -elbette ki- iddia edecektir.
Diğer bir sebep ise, bununla bağlantılı olarak cumhurbaşkanı seçilmek için gereken yüzde 50+1’e ulaşmanın zorluğunun bu seçimde bir kez daha görülmesi ve Cumhurbaşkanının kendi seçtiği rakibine karşı dahi ilk turda seçimleri kazanamaması. Bu açıdan ittifaklara mecbur olmaktan kurtulmak isteniyor olabilir.
Belli ki muhalefete de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini devamlı eleştiriyorsunuz, alın size Anayasa değişikliği teklifi, denilerek hodri meydan yapılacak.
Ancak her durumda, muhalefetin bu koşullarda yapılacak bir anayasa değişikliğine “evet” demesi, Erdoğan’ın yeniden adaylığının kapısını açacak.
***
Kısa bir ara
Değerli okuyucularım,
Yazılarıma bugün itibarıyla kısa bir ara veriyorum. İki hafta sonra, tekrar devam edeceğiz. Şimdilik hoşçakalın.