Uçakta test veya Hoca'nın türbesi...

Nasrettin Hoca''nın türbesini yaptıranlar, sonraki nesillere tarihî mesajlar bırakmıştır. Hoca''nın türbesinde çatıyı taşıyan sütunların arası açıktır. Yani duvarı yoktur. Yine de kapısı ve kapının üzerinde bağlı kocaman bir kilidi vardır...

Türbenin mesajı, bir ara Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, "Hırsız evin içindeyse, kilit bir işe yaramaz" dediğinde de hatırlanmıştı ama günümüzde bütün dünyada yaşanan ve herkesi doğrudan ilgilendiren "pandemi tedbirleri" de Nasrettin Hoca türbesinin kapısına kilit takılmasına benziyor...

***

Nasrettin Hoca türbesiyle ilgili bir makalesi bulunan Doç. Dr. Levent Tuğrul, türbedeki ilginç özellikleri sıralarken dört bir yanı açık olduğu halde kapısında kilit bulunmasının yanında, sandukanın etrafında dibi olmayan testiler sıralandığını hatırlatıyor. Sanduka üstündeki sarık da sandukanın yarısından büyük! Tuğrul, Hoca''nın eşeğine neden ters bindiğinin sırrının da türbesine bakınca anlaşıldığını belirtiyor.

Tuğrul''a göre Nasrettin Hoca, "zamana mahkûm edilemeyen" mesajında, hakikatin eşeğin de gittiği yolda değil farklı ve tam aksi yönde olabileceğini gösteriyor: "İnsanı ölümsüz kılan ise toprak olacak bedeni değil, dev bir kavuğun sarabileceği kadar geniş olan aklıdır. Biriktirilen tüm dünya malı, mülkü, zenginliği dipsiz testilere doldurulmuş su gibi, akıp karışır toprağa. Hakikat, doğal yasalarla ve gönül aydınlığıyla sınırsız, setsiz, duvarsız sunulmuştu insanın emrine. O her şeyiyle seninken, hiçbir yere açılmayan bir kapıyı gerçek sanıp, neden kilitledin ki kendini mahkûm gibi illete, zillete, fakirliğe?"

***

Peki, dünyanın dört bir tarafı açıkken, nefes alma yoluyla bulaşan bir hastalık varsa, kapanmanın bir anlamı var mı?

Veya virüsün ebadı, 125 nanometre ise insan deriden de nefes alıp veriyorsa, ağzınıza burnunuza takacağınız maskenin gözeneklerinden de geçebilecekse bu kölelik simgesini takmanın ne faydası var?

Genetik sıvılar, hücrelere, koronavirüsün ''spike'' adı verilen proteininin, nasıl yapılacağına dair talimatlar veriyorsa ki sıvıyı üretenler böyle diyor; spike proteinler de nefes alıp vermek yoluyla dışarı atılabiliyorsa, insanlara yüzde 50 yanlış sonuç veren bir test uygulamanın ne kıymeti var? Yeryüzünde yaşayan insanların büyük bölümü, artık spike protein fabrikasına dönüşmüşse ve insan vücudunda üretilen virüsü nefes alıp vermek yoluyla kapmayan yoksa bunu uçak veya şehirlerarası otobüs için test istemekle durdurabilir misiniz? Bu durumda test zorunluluğunu tümüyle kaldırıp sonra uçak için yeniden uygulamaya koymak, nasıl bir aklın eseri olabilir?

İnan vücudunda üretilmiş virüsün yayılmadığı yer yoksa, virüsü zaten sıvıyı almış olanlar yayıyorsa, almamış olanlara uçak yolculuğundan önce test işkencesi yapmak, Nasrettin Hoca türbesine kilit takmak gibi değil midir?

İnsanların büyük çoğunluğunu spike protein fabrikasına dönüştürdükten sonra, bu sıvıyı kabul etmeyenlere hâlâ baskı yapmak, "Sizi tam olarak zehirleyemedik, size de bulaşıyor ama hastalığınız hafif geçiyor. Bu sebeple mutlaka genetik sıvıyı yaptırmalısınız, siz de virüs fabrikasına dönüşmelisiniz" demek olmuyor mu?

***

Genetik sıvıyı savunan dünyanın en zengin on iş adamı, bu süreçte servetlerini ikiye katlar; fakirler daha da fakirleşirken, Türkiye''de dibi olmayan testiler gibi ekonomi politikaları uygulanmaya kalkışılması, kur farkı yaratmak yoluyla milletin servetinin yağmalanması yetmemiş gibi yastık altı varlıklara da göz dikilmesi, insan aklıyla dalga geçmek değil midir?

Biz neden kilitledik ki kendimizi, mahkûm gibi illete, zillete, fakirliğe? Korkudan değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları